İşportacı

İşportacı

Ezan sesinden sonra öğle namazını kıldı. El arabasını hazırlarken kendi kendine “Ya Gülsen, yola koyul!” dedi, içinden de “Keşke adım, Gülsen olmasaydı” diye hayıflandı. Merdivenleri, el arabasından tutarak yavaş yavaş indi. Sokağa çıktı, yolun ortasından, arabalara umursamadan el arabasını peşi sıra çekerek yürüdü. Halitağa Caddesi’ne geldi, her zaman otoparka bıraktığı katlanabilir tezgâhını aldı ve yolun karşı tarafındaki kendine göre yeri olan alanda tezgâhını açtı. 

Gülsen Hanım, yetmeyen emekli maaşı ve kira derdi yüzünden işportacılık yapıyordu 65 yaşında. Tezgahını kurarken iki oğlunu düşündü, biri evlenip gitmiş, ondan uzaklaşmış; diğeri ise çalışmıyor yada çalışamıyordu. Oğullarını çok severdi ama genç yaşta dul kaldığında, onları büyütmek ve yaşlandığında huzurlu günler görmek istemişti. Oğulları hayırsız olmasalar da, para pul yönünden hayırsız çıkmışlardı; onlara kızıyor ama elinden bir şey gelmiyordu. 

Kendi yaşındaki kadınların giydiği iç çamaşırı, etek, çorap, başörtüsü v.s. elbiseleri satıyordu, malları tezgâha çıkardı. Geçen gün, zabıtanın “çok açma, açılma teyze” lafı aklına geldi, yaşından dolayı zabıtalar biraz ayrıcalık tanıyor, görmezden geliyorlardı ama arada baskı yapıyor, canını sıkıyorlardı. Küçük sandalyesine oturdu, yanına el işini de almıştı, satmak için banyo lifi örüyordu, lif iyi satıyordu.

Bir süre sonra komşu geldi, ayaküstü sohbet etmeye başladılar, komşu sütyenlere baktı, alacaktı ama kendi bedenine uygun bulamadı, vazgeçti, sipariş verdi. “tamam” dedi Gülsen Hanım, haftada bir gün, el arabasını alıp Eminönü’ne geçiyor, eksik veya siparişlere göre mal alıyordu.

Gün geçiyordu, ikindi oldu, dakikalar geçti, biraz satış yaptı, yine mahalleden tanıdıklar geldi ve geçti; sohbet ettiler, dertleştiler. Tezgâhını toplayana kadar el örgüsünü elinden hiç bırakmadı, çevreyi ki daha çok arabalar geçiyordu, çok az izliyordu. Torunları bir ara aklına geldi, 8 ve 3 yaşında erkek ve kız iki torunu vardı. Torunları, onun yaşama sevinci olmuşlardı ama büyük oğlunun Antalya’ya göç etmesiyle ayrılık üzüntüsü ruhunu sarmıştı. Ufak kız torunun yaramazlıklarını, cadılıklarını kendi kendine diline dolamıştı Gülsen Hanım. 

Akşam olmak üzereydi, akşam ezanı okunmadan evde olmak için tezgâhını toparlamaya başladı, toparlarken orta yaşlı bir kadın geldi, eteklerden birini beğendi aldı, böylece son satışını da yapmış oldu. Elbiseleri, el arabasına istifledi, tezgâhını tekrar otoparka bıraktı, yavaş yavaş el arabasını çekip eve doğru yol aldı.

Eve geldi, hemen yaz sıcağını atmak için duş aldı, abdest alıp akşam namazını kıldı. TV’yi açtı, hep izlediği Karadeniz kanalını buldu, yemeği pişirdi; mercimek çorbası ve bulgur pilavını yedi. Karadeniz türkülerini dinledi, toprağının sesini duymak ona iyi geliyordu. Diyabet ve tansiyon ilacını içti Gülsen Hanım ve koltukta şekerlemeye başladı; Yatsı ezanı okunuyordu.
 
Kasım 2017


Anadolu’da Tapınak, Kehanet, Tecelli: Didim ve Menderes



Pagan dünya ve tapınak, kutsal olmayan yaşamı, kutsal kılmak içindir. Tapınak kült odasına (cella), mabet çalışanları dışında kimse giremez. Gizem, kutsalı yaşatır. Ayinler, mabet içinde veya dışındaki sunak alanında (altar) yapılır. Ritüel ve esrime için tapınağın görünümü, yontu düzeni elzemdir. Anadolu pagan tapınakları; Yunanlıların güçlü ve yalın Dor nizamını, ince işçilik ve Asyatik etkiler taşıyan İyon düzenini ve süslemeci Korint üslubunu kullanır. (Yunan Tapınak Mimarisi hakkında bir başka yazıKült ile kozmik gücün, maddi (profan) dünyaya yansıması; tapınağın ortasında belirmesi beklenir. Yüce’nin tecelli etmesi için dua edilir. Yaratan’ın kozmik enerjisi, göz önünde kutsanır;  Hayvan, bazen de Semitik paganlarda olduğu gibi insan kurban edilir sunak mekânında.

Temple of Apollo at Didyma (Didim Apollon Tapınağı)
Didim Apollon Tapınağı


Tapınak ve Kehanet Ocakları

Arkaik yaşamı şekillendiren; ekonomik-gündelik düzlemi belirleyen, profan dünyayı yöneten mekândır tapınak. Pagan dünyada kehanet (bilicilik), ilgi çekici olmasından öte, eko-politik kaygıların sonucudur; saldırıya her zaman açık şehirlerde yaşayan halk ve yönetim için çok önemlidir kâhinler. Konar-göçer kavimler her an gelebilir, taş taş üstünde kalmayabilir. Şiddet tekinsizdir, o yüzden önceden bilmek, bilicilik elzemdir. Bazı tapınaklar, bilicilik merkezidir ve tabi ki gelecek görüleri, doğru çıkan tapınak ve kâhinler; güçlenir hatta zenginleşir verilen armağanlarla, tıpkı Didim Apollon Tapınağı ve Kâhinleri gibi.


Temple of Apollo at Didyma
Didim Apollon Tapınağı

Didim Apollon Tapınağı

Efes Artemis ve Sisam Heraion Tapınağı’ndan sonra, Anadolu’nun en büyük üçüncü tapınağıdır Didyma Apollon Tapınağı (Aydın-Didim). Atika Yarımadası'ndan göçmenler gelmeden önce, Didyma’da kutsal alan ve bilicik vardır; çünkü güneş ve kehanet tanrısı Apollon, kökeni Hititlere kadar uzanan Anadolu tanrısıdır. Tapınağın yapımına M.Ö. 550’li yıllarda başlanır; sonrasında Pers istilalarıyla zarar görür. Delphoi Apollon Tapınağı ile birlikte antik dönemin en önemli kehanet merkezidir Didyma, kent özelliği kazanmaz ama rahipleri, Miletos sınırlarında resmi görevlidir ve Ön Asya’da ayrıcalığa sahiptir. Makedon İskender döneminde tekrar önem kazanır bölge ve arkasından kral Seleukos, M.Ö. 300’lü yıllarda arkaik tapınağın olduğu yere, bugün gördüğümüz devasa tapınağın inşaatını başlatır. Yapımı devam ederken M.Ö. 280’li yıllarda Galatların (Keltler) saldırılarıyla mabet yıkıma uğrar; kalıntılar üzerinden Miletoslular yıllarca tapınağı bitirmeye çalışır, hatta milattan sonra Roma döneminde devam eder ama hiçbir zaman tamamlanmaz mabet. Sonraki yıllarda gelen istilalar ve depremle harabe olur tapınak.

İon düzeni Apollon Tapınağı, 109×51 metre boyutlarındadır; yanlarda çift sıra (dipteros) olmak üzere toplam 124 sütun vardır. Dikdörtgen salon ve etrafı yüksek duvar sütunlarla çevrili cella, ana gövdesidir tapınağın. Pronaos’un iki yanındaki eğimli iki dehliz, naos’a bağlamaktadır ki, bu eşine rastlanmayan düzenlemedir. Naos, halkın ibadet için girebildiği içteki kutsal avludur. Naos yüksek duvarlarla çevrilidir. Çatısı hiçbir zaman yapılamaz mabedin ve tam ortasında sadece kâhinlerin girebildiği Sella Kutsal Alanı bulunur. Sella kutsalına girişteki, 70 ton ağırlığındaki tek parça mermer blok ilginçtir. Yüksek podyum, basamaklı giriş, kaideli sütun ve duvarları ile Anadolu’daki Dor düzeni Attika etkisini yansıtır.

Temple of Apollo at Didyma
Didim Apollon Tapınağı

Medusa Frizi ve diğer Kabartmalar


Tapınak aynı zamanda hazine ve kâhin ocağıdır (okul), kayıtlarında yanında kutsal kuyu ve defne ormanı olduğu yazar. Kral, tüccar ve askerler tapınağa gelip, Apollon kâhinlerine gelecek hakkında sorular sorar; sunak alanında kurban keser; altın, gümüş ve değerli eşyalardan armağanlar verirlerdi tapınak hazinesine. Pronaos sütunları, gösterişli bezemelere sahiptir ve özellikle Medusa Frizi etkileyicidir. Kral İskender zamanında daha kıymetlenir küt merkezi çünkü Apollon kâhinleri, İskender'in Tanrı Zeus'un oğlu olduğunu ve Doğu’dan zaferle döneceğini müjdeler. Roma döneminde dört yılda bir yapılan Didyma Şenlikleri, renk katar bölgeye. Anıtsal dev kalıntılar eksik haliyle, düştükleri yerde bile göz alıcıdır ve diğer mabetlere kıyasla günümüze iyi koruna gelir. Didim ören yerindeki en eski yazıtlar, M.Ö. 600’lü yıllara aittir. Basiret sormaya gelenlere, kitabenin birinde Kâhin, tanrı Apollon adına şöyle öğüt verir: “Doğru olan, babalarınızın yaptığını yapmanızdır.”

Menderes Magnesia Antik Şehri

Magnesia antik kenti (Aydın-Gümüşçay), Magnetler (Asyatik-Kafkas kökenli kavimdir) tarafından M.Ö. 400’lü yıllarda kurulur. Menderes Nehri kenarına kurulan şehir (Magnesia on the Meander), denize kıyısı olmamasına rağmen, Ephesos, Pergamon ile Ege havzasının önemli yerleşim ve ibadet alanı olur. Lydia medeniyeti içinde yer alan Magnesia Artemis kültü, geçmişi Frigyalılara dayanan Bereket ve Toprak Ana Tanrıçası Kybele kültünün devamıdır, izidir.

Magnesia Artemis Tapınağı


Didyma, Efes, Sardes tapınaklarından sonra Anadolu’daki 4. büyük tapınağıdır Magnesia Artemis Leukophryene.  Arkaik sunak üzerine, M.Ö. 3. yüzyılın sonlarında mimar Hermogenes’in yönetiminde inşa edilir. Tapınak 67 x 41 metre stylobat ölçülerindedir; 54 sütunludur, basamaklı podyum üzerine kurulur. Çevresi sütunlarla kaplı ön kısmı sunak alanıdır. Hermogenes, İon düzenli pronaos-naos simetrisini burada geliştirir; duvar ve sütunları arasında eksen birim ve simetri kullanır; ayrıca mimarlık üzerine kitap yazar. Leukophryene, kendine özgün mekân algısına sahiptir; mimari etkiyle sunak bölümündeki ışık-gölge kontrastı güçlendirilir; yenilikleriyle, kendinden sonraki yapılara emsal olur. Magnesia kazı bulguları bugün, Berlin Pergamon, Paris Louvre ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir. Efes ve Sardes’teki Artemis tapınakları gibi, Magnesia’daki Artemis Tapınağı da Ay’ın doğuş istikametine uygun olarak Batı yönündedir. Dört bir yanında, 175 metre gibi devasa uzunlukta kabartmalar (friz) vardır. Panellerde Yunanlılar ile Amazonların savaşı işlenir-Amazonlar, Attikalı istilacılardan önce Ege kıyılarında yaşan Asyatik kavimlerdir, ilk yerleşimcilerdir- anlatıda, savaşı kazanan taraf belli değildir. Frizlerin tümünde, cella kısmındaki etkiye benzer, gölge-ışık kontrası ön plandadır; frizler, yapının dışında ve architravın üstündedir. Çatı ile alınlık arası üçgenlerde Epifani etkisi için pencere gibi açılmış kapılar vardır.

Ancient city of Magnesia Meander at Anatolia, Turkey
Menderes Magnesia şehri kalıntıları 
Amazonomachy Frieze of Temple of Artemis Leukophryene, Anatolia, 2nd c. BC
Amazonlar Kabartmaları, Artemis Leukophryene Tapınağı'ndan
Epiphanie to Temple of Artemis Leukophryene at Magnesia
Magnesia Artemis Tapınağı'nda Tanrıçanın Epiphanie’si


Mekân ve Işık: Epiphanie (Tecelli)

Epiphanie, Tanrı’nın kapı aralığından görünmesi, kendini insanlara göstermesi veya tecelli anlamına gelir. Magnesia’da bulunan ve “16 numaralı” adı verilen Leukophryene’ye ait yazıtta, Tanrıçanın Epiphanie’si anlatılır; tapınağın ışık-gölge derinliği içinde cella’da bulunan Artemis kültü, bekleyen insanlara gösterilir ve böylece epiphaine vizyonu yaratılır. 98 numaralı” yazıtta, ritüelin nasıl yapıldığı anlatılır. Alınlığın ortasındaki kapıdan ve yanındaki iki pencereden içeri giren Dolunay ışığı, uygun açı ile cella’daki Artemis kültünü aydınlatılır bazı geceler. Kapıdan içeriyi izleyen paganların gözünde ve inancında idol, beyaz parıltısı ile temaşa eder. Kült, tanrıçanın tecellisi olarak düşünülür, hissedilir vakti zamanında.

Günah keçisinin kanını dökerek; kötülüklerinden arınmaya ve suçlarını yok saymaya çalışır kimi paganlar. Mabet dışına, kutsal olmayan profan yaşama dönüldüğünde günah keçisi, suçsuz insanlardan seçilir. Mısır ve İskenderiye Ekolü’nün kadim ve Hermetik inancına göre “Huzur, mabettedir.” Yaşama ve güncele serpilen avamdır; Havas gizlenmelidir.

Temple of Artemis Leukophryene Ruins at Magnesia ad Maeandrum, Anatolia at Turkey
Artemis Leukophryene Tapınağı Kalıntıları, Türkiye

Anıt Mezar, Mozole: Halikarnas Mozolesi ve Nereidler Anıtı


Antik dünyada kullanılan gömütlük biçimleri; tümülüs mezarı (gömülerin taş ve toprakla kaplandığı yapay tepe), kaya mezarı, yeraltı mezarı, kral mezarı, kule-paye tipi mezar, tapınak tipli mezar ve lahit (ölünün defnedilmesine yetecek boyutta mezar odası, 2-3 metre uzunluğundaki ceset koruyucu kap) dir. Bazı gömüt alanlarına, mezar taşı (Stele) dikilir. Stele, yazının az yâda hiç olmadığı, pagan inançlara ve ölünün yaşamına dair fikir veren görsel sembol veya yontulardır çoğunlukla. Antik Ege’de az görülen anıt mezar ve lahit, Mezopotamya ve özellikle Mısır’da yaygındır. M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren Karia ve Likya medeniyetinde ortaya çıkan; poydum üzerinde yükselen ve büyütülen, tapınak görünümü kazanan gömüt odalarına “podyumlu mezar anıtları” denir. (lahit hakkında bir başka yazı)
Nekropolis of Milas ruins from Anatolia, archaic period
Mezarlık, Milas ören yeri

Kral ailesinin, komutanların ve zenginlerin lahit veya anıt-mezar yaptırma gücü ve ekonomisi varken; geniş halk kitlerinin, defin işlemleri düzensiz ve belirsizdir. Defin, inhumasyon ve kremasyon gömü olmak üzere iki türlüdür. Kremasyon gömüde ceset yakılır; külleri ya doğrudan yâda kil kaplar içinde defnedilir. Mezarlara bakıldığında, iskeletlerin yatırılış pozisyonları farklıdır; üst üste biriken defin yığınları çoktur, bazılarında hiç iskelet yoktur. Anadolu'daki anıt mezarların gövdesi, taş dökümdür; üzerinde pişirilmiş toprak kilden renkli ve resimli kabartmalar yer alır; önemli örnekler, genellikle M.Ö. 600 ile 400 yıllarına aittir. Bazıları gömütlükte açık alanlara, bazıları özel odalara konulur. Öbür dünya inancıyla, ölüye ait eşyalar ve yaşamına dair anılar, hatta altın konur kabir içine. Bu sebeple tarihi eser kaçakçılığından önce; kabirde altın arama, meslek olur ve tarih boyunca birçok mezar soyulur. Anadolu’daki mezar anıtları, çoğunlukla Likya kent nekropollerinde bulunur; özgünlükleri ile Likya Sanatı kabul edilir.

Halikarnas Mozolesi

Halikarnas Mozolesi (Halikarnassos Mausoleum), Dünyanın Yedi Harikası’ndan biridir. Karia bölgesinin merkezi Halikarnassos (Bodrum) şehri, dağdan denize doğru teraslar biçiminde yayılan yerleşime sahiptir Karia satrap-kralı Mausolos, kendisi adına M.Ö. 353’de şehrin tepesine Mausoleum’un yapımını başlatır. Kralın ölümü sonrası, kardeşi-karısı Artemisia ve ailesi tarafından sürdürülür inşaat. İlkçağ yazarları Plinius ve Vitrivius yapıyı, detaylı biçimde anlatır. Halikarnas Mozolesi’nin 241 x 105 bir alana inşa edildiği ve yüksekliğinin 42 metre olduğu tahmin edilir. Üç kademeli podyum üzerinde yükselen 11 x 9 sütunlu İyon tapınağı biçimindedir; podyumun üstünde sütunlardan oluşmuş galeri ve ortasında mezar odası vardır. Tapınağın çatısı, çok basamaklı bir piramit şeklindedir; 24x30 metrelik çatının üstünde, dört atlı ve bir araba (quadriga) konulur. Podyum, gövde ve çatı alışılmadık yoğunlukta frizler ve bağımsız heykellerle süslenmiştir.

Reconstruction and Ruins of the Mausoleum at Halicarnassus in Caria, now Bodrum in Turkey
                                                                                                                  Halikarnas Mozolesi rekonstrüksiyonu ve bugüne kalanlar
İsimleri ve gerçekliği tartışmalı da olsa, dönemin ünlü yontucularının eserde çalıştığı söylenir. Podyum frizlerinin doğu bölümünde Skopas, kuzeyde Bryaxis, batıda Leochares, güneyde Timotheos, hatta Praxiteles‘in çalıştığı iddia edilir. Podyum frizlerinde, Yunanlıların dış düşmanları Amazonlarla savaşı (Amazonomakhi) ve Yunan halklarının kendi aralarındaki iktidar mücadelesi (Kentauromakhi) işlenir. Figürlerde farklı üsluplar, detaylı işçilik ve derinlik duygusu hâkimdir; aksiyon, tüm yönlerden görülecek biçimde, paralel eksende ve birbirlerini kesmeden devam eder. Kazı alanında bulunan kadın ve erkek heykellerinin, Mausolos ve Artemisia’ya ait olduğu sanılır. Anıtın galerisinde veya çevresinde olduğu düşünülen bulgular arasında aslan, sfenks, pars ve köpek yontuları vardır.

Amazonomachy Frieze from the Mausoleum at Halicarnassus - Mix
Amazonomachy Friz - Halikarnas Mozolesi 

Anadolu’nun en büyük anıt mezarı Halikarnas Mozolesi, 15. ve 16. yüzyılda St. Jhon Şövalyeleri tarafından kale inşaatında taş ocağı olarak kullanılır ve büyük orada yıkıma uğrar; sonrasında kazı kalıntıları, İngilizler tarafından yurtdışına kaçırılır ve bugün British Museum’dadır. Bulguların ve yazılı kaynakların karşılaştırmasıyla, anıtın mimari rekonstrüksiyonu yapılır. Mausoleum, görkemli tasarımıyla Helenistik ve Roma dönemindeki benzerlerine örnek olur ve anıt mezarlar, ondan türetilen Mozole kelimesiyle tanımlanır. Bugün, anıtın Bodrum’daki yerinde sadece çukur vardır.

Centaur Frieze of the Mausoleum of Halikarnassos  - Mix
Kentaur Friz - Halikarnas Mozolesi 

Belevi Mozolesi

Efes-Sardes antik şehirleri arasındaki (İzmir-Selçuk) Belevi Köyü’nde bulunan anıt mezar yıkıntısıdır Belevi Mozelesi. Kaide üzerine tapınak biçiminde inşa edilen anıt, sebebi bilinmeyen bir şekilde, yarım kalır, bitirilemez. Yarım da kalsa, Halikarnas Mozolesi’nden sonra Anadolu’nun büyük ikinci anıt mezarıdır. Mezarın, Efes kralı Lysimachus tarafından M.Ö. 300’lü yıllarda inşa ettirildiği; ama savaşta öldürülen Efes kralının buraya gömülmediği, sonrasında Efes’i işgal eden Selevkos kralı II. Antiochus’un M.Ö. 250’lı yıllarda, yarım kalmış bu mezara gömüldüğü rivayet edilir. Diğer yandan, Belevi Mozelesi’nin kime ait olduğuna ve ne zaman yapıldığına dair kesin kanıt veya yazıt ele geçmemiştir.
Belevi Mausoleum, Selçuk in Turkey
Belevi Mozolesi, Selçuk
Mozole ovaya doğru uzanan tepe üzerinde büyük bir kaya kütlesinin yontulması ile yapılır. Kaya kütlesi, daha sonra iki sıra mermer blok ile kaplanır. Ana kaide, kare biçiminde 29x29 metre ölçülerinde ve 11 metre yüksekliğindedir. Üç basamaklı kaidenin üzerinde, dört cepheyi kaplayan Dorik nizamlı 28 sütun ile çevrili kat vardır. Sütunlu katın yüksekliği 10 metredir; sütunların arasında Cella bulunur. Mimari parçaların üzerinde Korint süslemeler, renk ve boya işçiliği kullanılır. Mausoleum’dan etkilendiği için muhtemelen, çatısı piramit biçimindedir. Kayanın güney tarafında defin odası oyuğu vardır; defin odasında bulunan lahit ve diğer kalıntılar, bugün Efes Müzesindedir.


Gümüşkesen Mozolesi

Bugün Muğla-Milas sınırları içinde yer alan ve M.S. 2. yüzyılda yapılan Gümüşkesen Mozolesi, 8.5 metre yüksekliğindedir. Yapımında gri-beyaz mermer, moloz taş ve harç kullanılır. Alt kat, büyük ve düzgün yontulmuş mermer bloklardan yapılır; orta kat, İon sütunları ile çevrilidir ve çatısı basamaklı piramit biçimindedir. Alt kat gömülerin konduğu mezar odası, orta kat dinsel tören alanıdır. Gümüşkesen Mozolesi, Roma dönemine aittir, bölgedeki nekropol alanında bulunur; kim yâda kimler için yapıldığı belli değildir ve Bodrum’daki Mausoleum'un, küçük kopyası gibidir.
Gümüşkesen Monument in Milas at Turkey
Gümüşkesen Mozolesi, Milas 

Harpiler Anıtı

Bugün Antalya-Fethiye arasında yer alan Ksantos (Xanthos) antik şehrinde keşfedilen anıt mezar (M.Ö. 5.yüzyıl) adını üzerindeki yarı insan, yarı kuş yaratık Harpiler’den alır. Harpiler Anıtı, 30 ton ağırlığındadır; dikdörtgen ve tek parça (monolit) kayadan yontulur; 5.5 metre yüksekliğindedir; dört ayak üzerinde yükselen ve kapısı olan gömüt odasıdır. Dört cephesindeki kabartmalarda, mezar sahibin yaşantısından sahneler sunulur. Kuzey cephesinde taht üzerinde oturan mezar sahibi, savaşçı miğferi uzatır; karşı cephede de benzer bir sahne vardır. Diğer cephelerde, Harpiler yer alır; Pagan inanca göre Harpiler, ölülerin ruhlarını göğe taşırır. Başka bir cephede, Tanrıçaya adaklar sunulur; kadınlar ve genç kızlar ellerinde meyve ve çiçeklerle ilerler. Kazı bulguları yurtdışına kaçırılmıştır ve British Museum’dadır. Bugün, Fethiye’deki ören yerinde Harpiler’in çıplak kalmış kulesi durmaktadır.


The Harpy Tomb frieze and ruins, circa 480-450 BC, from Xanthos in Anatolia
Harpiler Anıtı, Kanthos 

Nereid Monument, reconstruction  fron Xanthos in Anatolia, ca. 390–380 BC.
Nereidler Anıtı


Nereidler Anıtı

Likya’daki Ksanthos (Xanthos) kentine hâkim bir yamaçta inşa edilen (M.Ö. 420-390) Nereidler Anıtı, İon tapınağı görünümlü anıt mezarların Anadolu’daki ilk ve en önemli örneğidir. Yüksek podyum üzerine kurulur; 4x6 sütunludur; içindeki cella bölümünde mezar yatağı (cline) vardır. Kesin olmamakla birlikte, Ksantos kralı Arbinas adına yapıldığı düşünülür. Sütunları arasında Nereid heykelleri; cella duvarı ve podyum üzerinde kabartmalı kuşaklar vardır. Frizlerde (kabartmalar) kent savunması, geçmiş efsaneler ve av sahneleri tematik olarak birbirlerini takip eder. Kabartmanın birinde başının üzerinde şemsiye olan kişi, mezar sahibi ve muhtemel kral Arbias dir ve diğer cephelerde yaşamından kesitler anlatılır. Alınlık frizlerinin yansı sıra, anıt çevresinde 12 tane heykel bulunur. Bunların çoğu, mezara ismini de veren deniz perileri Nereidler’dir ve anıtın orijinalinde galeri sütunları arasındadırlar.
aces from Frieze Nereid Monument of Xanthos.
Yüzler, Nereid Frizi
Asyatik etkilerin ve İon yaşamının eriyik kullanımı ile Nereidler Anıtı, Likya sanatı örneğidir. Kent savunmasını işleyen frizlerde, Şarkvari anlatım hâkimdir; insan yüzü ve özellikle gözler oldukça etkileyicidir. Nereid yontularında, İon etkisi belirgindir; Nereidler, ölülere son yolculuklarında eşlik eden perilerdir. Periler, denizin ve rüzgârın etkisine açıktır; elbiseleri (chiton) gövdelerine yapışıktır, hareket içinde sükûneti telkin ederler faniye. Ölüm karşısında fani yolcularını, dans ve şarkıları ile eğlendiren güzelliğin temsilidir Nereidler. Anıt, kazılar sonrası İngilizler tarafından yerinden sökülerek yurtdışına kaçırılır ve British Museum’dadır. Bugün, Antalya’da Nereidler’in yerinde boş tepe vardır.

Frieze from Nereid Monument of Xanthos
Nereidler Frizi 
Nereids, Sea-Nymph from the monumental from Xanthos in Lykia, Anatolia
Deniz Perisi, Nereid Heykelleri