Distopya
Distopya mekanize birey-toplum, karamsar gelecek anlatılarıdır; geçmiş ütopyaların eleştirisi, olumsuzlama ve yıkımdır. Ütopyaların hedeflediği arzu şemalarının indirgemeci ve kusurlu olduğunu; vaat ettiklerine, bizatihi kendilerinin engel olduğunu söyler distopya.
Biz
Bolşevik İhtilal’in totalitere dönüştüğünü gören Yevgeni Zamyatin’in eleştirel anlatısıdır Biz. Sonrasında birçok distopik metne esin olur: ‘Biz, şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, karşı ütopya’ der Ursula K. Le Guin. Hikayenin kahramanı D-503’ün günlüğü üzerinden anlatılan yaşam 26. yüzyılda geçer; asırlık savaşların sonunda Dünya, Tek-Devlet’in idaresindedir. İnsanlar, devasa apartman bloklarında yaşar, evlerin duvarları camdır. Her şeyin kontrol edildiği yerkürede insanlar, Numaralar ile ad sahibidir.
İnsanlar, bizleşerek insan olur. Rüya hatırlamak, hayal kurmak, tahayyül etmek Biz’liğe hastalıktır. Cinsellik mekanize edilir, tutku ve erotik baskılanır; sevişmek isteyenlerin, idari büroya başvurması zorunludur; sevişme izni, ancak çalışma karşılığında verilen primdir. Çalışarak primi hak eden, büronun seçtiği kişi ile belirlenmiş gün ve sürede yatak odasında bir araya gelir, sadece o zaman pembe perdeler kapanır.
Tek-Devlet’in liderinin adı İyilikçi’dir, onun matematik sistemi, ‘mutluluğun yolu’ diye vaaz edilir. İyilikçi işlemi, çarpım tablosu ve düzeni ile mutlaktır. O, geçmişte insanı yalnız bırakan Tanrı’nın yerini almıştır, kusursuzdur artık yeni Tanrı. Tek-Devlet, komşu gezegenleri kolonize etmek için ‘İntegral’ isimli uzay gemisini üretir, D-503 matematikçi mühendistir gemide. Günlüğünün başlarında Biz diyerek, yazar-konuşur: ’Diğer gezegenlerde yaşayan meçhul varlıkları, aklın boyunduruğu altına almanız gerekiyor. Eğer bizim kendilerine matematiksel ve hatasız mutluluğu getireceğimizi anlamazlarsa, onları mutlu olmak zorunda bırakmak bizim görevimizdir. Ama silahtan önce, sözü deneyeceğiz. Yaşasın Tek-Devlet, yaşasın Numaralar, yaşasın İyilikçi!’
D-503, I-330 adlı kadın ile karşılaşır ve bilmediği duygularla tanışır. Gönlünün merkezi kayınca, görevine bakışı bulanıklaşır; çünkü I-330, İntegral gemisini ele geçirmeyi planlayan illegal örgütün üyesidir. D-503, tutkuyla onu ilk öptüğünde, artık geçmişiyle bağını kopardığını söyler. D-503’ün günlüğünün dili değişir; biz’in yerini ‘Ben’ alır. Fakat, illegal örgütün İntegral’i kaçırma, çarpım tablosunu devirme eylemi başarısız olur; yakalanan isyancılar ve D-503, muhaliflere verilen cezayı alırlar; hayal gücünü yok eden, hafızayı silen mekanik işlemden geçerler. İyilikçi ve Numaralar, biz olarak yoluna devam eder. Anlatının sonunda, yakın geçmişini ve tekamülünü kaybeden D-503’in dili başlangıçtaki Biz’e döner. Zamyatin’e göre devrim sürekli değişimdir, geleceğe dair ufuktur.
1984
Biz’den etkiler taşıyan George Orwell’ın eseri en popüler distopyadır. Hikaye Okyanusya’da geçer, Britanya’daki Parti Devleti beşeri her şeyin sahibidir. Lider Büyük Birader, ekranlardan biteviye biraderlerine seslenir, telkin eder. Yaşam tele-ekranlarla izlenir, aynı zamanda kayıt cihazıdır, gözlerken fişler. Büyük Birader bilgedir, hipnotik ve sedatif etkilidir. Okyanusya’da çok şey yasaktır, aşık olmak, düşünmek ciddi suçtur; tarihten, anılardan silinir. Hikayenin kahramanı Winston Smith, Londra’da geçmişin ve tarihin silindiği, yeniden üretildiği Gerçek Bakanlığı’nda çalışır. Zaman içinde Winston, şüpheye düşer hayatla ilgili ve günlük tutarak kendini tanımak ister, istedikçe hastalıklı olur, sanrı ortaya çıkar, Parti’yi yıkmayı amaçlayan örgüte üye olduğuna inanır.
Londra’nın kenar semtlerinde akşamları gezinir Winston. Bir gün, iş yerinden tanıdığı Julia’dan ‘seni seviyorum’ yazılı not alır; buluşmak üzere Parti’nin gözetiminden uzak orman bölgesine giderler ve yasak aşk başlar. Sonrasında örgütten beklediği daveti alır Winston ve sevgilisiyle katılır; fakat güvendikleri kişiler, düşünce polisi çıkarlar ve iki sevgili tutuklanıp Sevgi Bakanlığı’na götürülür. Winston, Parti’ye karşı gelenlerin kapatıldığı 101 numaralı odaya gönderilir, fizik-nöro şiddet uygulanır. Winston serbest bırakılır ve Julia ile buluşur ama her şey bitmiştir. Lider yine seslenmektedir: ‘Savaş Barıştır, Özgürlük Köleliktir, Cahillik Güçtür.’