Mağara sanatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mağara sanatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mağara Sanatı -4. Bölüm: İnsanın İlk El İzleri: El Castillo ve Pech Merle Mağarası


Buzul Çağı sonrasında beslenme-barınma şartlarının iyileşmesi, elin daha hünerli kullanılması ve alet yapımında çeşitlilik sonucunda; bugün için tam anlamını ve gelişimini bilemediğimiz bilinçlenme-soyutlama ve doğayı temsil-taklit etme sürecinin yansımasıydı mağara duvar resimleri.
The Rouffignac cave, also known as "The Cave of the Hundred Mammoths", in the French Dordogne, dating Upper Paleolithic
The Rouffignac  Mağarası, Fransa
Hayvan figürlerinin düzensiz konumu, bir çerçeve içinde sınırlandırılmaması, aralarında çoğunlukla bağlantı olmaması ve üst üste binmesi; çizimlerin üretiminde önemli zaman ve çizer farklılıkları olduğunu göstermektedir. Bir teoriye göre bu resimleri çizenler, tarihin ilk meslek uzmanları, sanatçılarıdır. Avcı-toplayıcı gündelik yaşamın dışında kalıp ihtiyaçlarını grup birikiminden sağlayan bu kişiler; avcının becerisini, cesaretini motive etmek ve/veya büyü ayinlerinde kullanmak için yapmışlardı bu resimleri.

Horses and ibexes and rectangular figures representing traps or nets - from Lascoux Cave
Atlar ve dağ keçileri -  Lascoux Cave

İnsanın İlk El İzleri

Tarih öncesi mağara resimlerinin bir kısmı da boya kullanılarak yapılan  “el izi” baskısı betimleridir. Fransa ve İspanya’daki mağaralarda çok sayıda el izine rastlamıştır. Paleolitik insan, ellerini mağara zeminine dayayıp; üzerine içi oyuk kemik borular ile is veya boya püskürterek ellerinin siluetlerini çıkarmışlardı. Bazı mağaralarda ise ellerin boyanıp doğrudan duvara basılmasıyla izler oluşturmuştur. O dönem için üretilmesi kolay olduğundan el izleri genellikle kırmızı ve siyah renklidir. Bazı izlerde ise, parmaklar eksik yâda sadece avuç içi baskısı görülmektedir.  
prehistoric handprint - from Chauvet Cave in France, circa 33-30 000-year
tarih öncesi insan el izi - Chauvet Mağarası, 33-30.000 yıl

El Castillo Mağarası

İspanya’nin kuzeyindeki Cantabria bölgesindeki bulunan El Castillo mağarasındaki en önemli bulgular, boyalı insan eli izleridir. Mağara ilk keşfedildiğinde el izi baskılar ve figürler, karbon 14 testi sonucu 33 ile 37 bin yıl öncesine ait kabul edilmişti; fakat 2012’de mağarada keşfedilen kırmızı disk işaretlerle bu tarihlendirme değişti.
Hand prints-from El Castillo Cave, circa 37,000 BCE, Spain
İnsan el izleri - El Castillo Mağarası, 37.000 yıl
Panel of Hands stencils and red disks- 37,300 years old, disk dated at least 40,800 years, El Castillo, Spain-2

Fosil yaşı tespitinde organik madde üzerinden ölçüm yapan Karbon 14 testi, mağara içi resimlerinin pigmentlerden oluşması ve oksitlenme ile bozulmaya uğraması nedeniyle; kesin tarihlendirmeyi tam olarak yapamamaktadır. Araştırmacılar, bu sebeple kırmızı disklerin tam yaşını ölçebilmek için uranyum-toryum tarihleme yöntemini kullandı. Bu yöntemle mağaradaki kalsit minareli ile disklerin üzerindeki kırmızı pigment minareli karşılaştırıldı ve disklerin 40.800 yıl öncesine ait olduğu tespit edildi. El izleri 37 bin yıl öncesine ait iken, kırmızı diskler daha eksiydi.
Red Disks - from El Castillo cave, disks dated at least 40,800 years, found 2012
Kırmızı Diskler - El Castillo Mağarası, 40,800 yıl
Böylece El Castillo mağarası -benzer mağara kültürlerinden yaklaşık 8-10 bin yıl daha eski tarihlere dayanmaktadır- şimdilik Avrupa’nın en eski mağara resimleri bulgu alanı oldu.  Bölgede ayrıca irili ufaklı kazıma desen ve sembolik figürler bulunmuştur. Sembolik işaretlerin, primitif görünümüne rağmen tam açıklaması henüz bulunmamaktır.

El Baskıları Neanderthal’lere mi ait?

El Castillo’da son bulgulanan kırmızı disklerin 40 bin yıl öncesini göstermesi, bir başka olasılığı gündeme getirmiştir: Bu boyalı disk baskılarını acaba Homo Neanderthal insanı mı yaptı? Mağara resimlerine insanlık tarihinin en eski resimleri derken Homa Sapiens kast ediliyordu ama El Castillo ile tarihlendirme 40 bin yıl öncesine gidince; aynı zaman diliminde ve uzunca bir süre Homo sapiens insan ile iç içe ve mücadele halinde yaşayan Neanderthal insanlar tarafında yapılmış olabileceği düşünülmeye başlandı. Hatta nesilleri tükenen Neanderthal insanlar, bizlere kırmızı diskler ve el izleri ile primitif sanatlarını bırakmış da olabilirler; yorumu yapılmaya başlandı.
Red Disks - from El Castillo cave, disks dated at least 40,800 years, found 2012
Kırmızı disklerin bulunduğu dehliz

Pech Merle Mağarası

Perch Merle mağarası, Fransa’nın Cabrerets bölgesinden 1922 yılında bulunmuştur. Mağaradaki eski taş devrinin son dönemlerini içine alan bulgularda, resimlerin bazıları 22 yıl öncesi Solutreyen kültürden, bazı kazıma resimler ise 16 bin yıl öncesi Magdalaniyen dönemden kalmıştır. Pech Merle  duvarında bulunan el izi deseni, insanlığın sanatsal temsil olarak günümüze ulaşmış ilk parmak izleri olarak kabul edilmişti. Ayrıca mağaradaki at-bizon resimleri arasında da çok sayıda insan eli boya izleri vardır.
Human Hands in Pech Merle Cave, hand dipped in red ochre-circa 22-16 000 BCE, France
El İzi - Pech Merle Mağarası,  22-16 000 yıl
Bölgedeki diğer önemli bulgu “Atlar Paneli” olarak bilinen ve atların el izleri, noktalamalarla kuşatıldığı resimdir. Ayrıca “Yünlü Mamut” olarak anılan çizim, sembolik işaretler ve çöp adam biçiminde mızraklarla öldürülmüş insan figürü bulunmuştur.
Geometric Signs and Man killed by Spears - from Perch Merle Cave, 22-16 000 BC
Geometik işaretler ve mızraklarla öldürülmüş İnsan - Perch Merle
Wooly Mammoth drawn in Pech Merle Cave,  22-16 000 BC
Yünlü Mamut -  Pech Merle 

Mağara Sanatının Sonu

Son buzul erimesi sonrasında besin ve iklim koşullarındaki büyük değişimi ile küçük gruplardan oluşan avcı-toplayıcı yaşam büyük değişime uğradı. Artan nüfus, av hayvanlarındaki azalma ve kıtlık sorunları nedeniyle mağara dönemi insanları, varoluş kaygısıyla hareketli yaşama geçti ve göç etmeye başladı. Bunun sonucunda mağara resimleri, eski 12-10 binli yıllarda son bulmaya başlamış ve Paleolitik yaşama dair izler silinmiştir. Sonrasında Neolitik Çağ ile birlikte konar-göçer topluluklar ve tarım ekonomisi ortaya çıkmıştır.
Potted Horses surrounded by Hands - Stencils and Dots in Pech Merle Cave, France, 22-16 000 BC
Atlar Paneli ve El İzleri - Pech Merle Mağarası, 22-16 000 yıl

Tabi ki, mağara yaşam koşulları (35-10 byö), belli oranda benzerlikler ve farklılıklar ile diğer kıtalarda da yaşanmış olmak ile birlikte; henüz mağara yaşamı ve üst paleolitik çağ bulgularına ait gelişkin bulgulara diğer kıtalarda çok az ulaşılmıştır. Fakat bu görsel üretim becerisinin sadece Avrupa coğrafyasında gerçekleştiğini iler sürmek; tarih öncesini, ilerlemeci tarih anlayışının çerçevesi içinde düşünmektir, sınırlamaktır.

Mağara Sanatı -3. Bölüm: Chauvet ve Niaux Mağarası

Taş devrinin son döneminde insanlar boya pigmentlerini, madenlerden üretmeyi öğrenmişlerdi. Kırmızı ve sarı, demir cevherinden; siyah ve koyu renkler manganezden üretilmişti. Hayvan kürklerinden yapılan fırçalarla boyalar mağaranın nemli duvarlarına sürülmüş; yontulmuş çubuklarla desenlerin dış konturları çizilmiş, çizimin iç bölgeleri ise kemikten yapılmış boruların içinden toz boyalar üflenerek renklendirilmişti. Resimlerde mekan, manzara çizilmeyip yok sayılmış, hayvanların aksiyonları detaylandırılmıştı.

Horse in Niaux Cave, France
At resimi - Niaux Mağarası, Fransa
Bison detail in Niaux Cave, France
Bizon resmi - Niaux Mağarası 
Yaklaşık 25 bin yıl süren mağara resimlerinin teması, hayvanlar ve onlara eşlik eden -bugün için imge ve anlam olarak bize muğlâk gelen- soyut işaretlerdi. Geometrik motiflerin çiziminde çoğunlukla hayvan kemiği ve boynuzu kullanmıştı. Fransa’da bulunan Niaux Mağarası (15-18 byö) resimleri; hem görsel kontrast kullanımı, hem de bugünkü dil ve anlam çerçevesi bağlamında içeriğine nüfus edemediğimiz gösterge işaretleri yansıtmaktaydı.
Geometric Signs - in the Niaux Cave
Geometrik işaretler - Niaux Mağarası
İlerlemeci tarih ekolünün kabul ettiği genel görüşe göre; ilk önce basit ve primitif figürlerin üretildiği Orinyasiyen kültür (34-30 byö) yaşanmış, daha sonra alet üretimi ve bilgi birikimi ile Magdalaniyen kültüründe (18-11 byö) bugün için gerçekçi ve fantastik denilebilecek resimlerin üretildiği (Lascaux ve Altamira mağarası) gelişkin çizimler ortaya çıkmıştı. Fakat son yıllarda yapılan “karbon 14” metodu dışındaki yeni tarihlendirme sonuçları göstermektedir ki; mağara resimleri ve üst paleolitik eko-kültür, ilerlemeci tarih çizgisini tam olarak yansıtmamaktadır.
Two bisons and horse painted, in Niaux Cave
iki bizon ve çevresinde atlar -  Niaux Mağarası

Chauvet Mağarası

Tarih öncesi sanat konusunda en önemli keşiflerden biri, 1994 yılında gerçekleşti.  Fransa’daki Ardeche Kanyonu’nda bulgulanan Chauvet Mağarası özellikle tarihlendirme konusunda yeni sonuçlar ortaya çıkardı. Chauvet Mağarası’ndaki göz alıcı resimler, ilerlemeci tarih anlayışını büyük oranda çürütmüş oldu. Chauvet Mağarası resimleri, hem gelişkin görsel figürlere sahip idi, hem de Orinyasiyen döneme tarihlendirilmesiyle Lascaux Mağarası’dan yaklaşık 15 bin sene öncesine ait idi. Chauvet Mağarası, yaklaşık 33 ile 30 bin yıl öncesine dayanıyordu.
Chauvet Cave paintings discovered in 1994 in France, some of them 33,000 years old
Chauvet Mağarası, Fransa 
Chauvet Cave paintings - pigment on stone, 33,000-30,000  BCE, from Ardèche, France
 Kaya üzerine boyama resim - Chauvet Mağarası
Resimlerin gözden uzak ve az ışık alan mağara bölümlerine çizilmesi; göstermek, manzara sunmak amacıyla yapılmadığını, hatta estetik bir kalıcılığa değil de büyü-ayin-dans ritüellerine hizmet ettiğini akla getirmektedir. Diğer bir ilginç durum ise, yapılan resimlerin zemin ile uyum göstermemesidir. Üst üste yığılmış ve farklı zaman aralıkları ile devam edildiği anlaşılan çizimler; bazen zemin nedeniyle yarım kalmış, bazen de bakış açısı dahi dikkate alınmayıp mağaraların tavan bölümlerine çizilmiştir. Zemin ve figürlerdeki düzensizliğin ilk akla getirdiği esrime amaçlı olduğu ve bugünkü anlamda “manzara resmi” benzeri görsel etki hedeflenmediğidir. 
Panel of the Lions painting - from Chauvet Cave in France
Aslanlar Paneli resmi - Chauvet Mağarası
Horse Heads painting - from Chauvet Cave, circa 33,000-30,000 BCE
At Başları çizimi - Chauvet Mağarası
Mağara çizimlerinin bazılarında görülen bir başka ilginç durum; figürlerin, diğer figür ve çevre koşullarının dışında, hatta soyutlanmış biçimde temsil edilmesidir. Hem zemin ile hem de diğer figürden bağımsız gibi görünen herhangi bir figür; sanki dünya dışılığını, mistik yönünü hatta büyü içeriğini çağrıştırmakta ve doğa ötesi kendilik izlenimini vermektedir. Şamanlar veya mistikler deneyimlerde esrime, vecit halini elde etmek için dans, müzik ile birlikte doğaya öykünmenin etkisini katılımcılara vermek -hatta insanın kendisi ile çevresi arasında boşluk-kopukluk duyumunun sağlanmak- için bu çizimlere yönelmiş olabilirler. 
Büyüsel etkiyi hedefleyen ilkel insanın, yaşamını ve sınırını bildiği doğal karşısında, doğayı aşmanın bir vizyonu olarak mağara izbelerine resim çizmesi, o dönemin özgül yaşam koşullarda varoluş pratiği iken, bugün bize sanat eseri olarak görünmektedir.

Devam Edecek

Mağara Sanatı -2. Bölüm: Altamira Mağarası

Paleolitik Çağ mağara resimleri, istisnalar bulunmakla beraber mağaraların iç bölgelerine, az ışık alan yerlerine yapılmıştı. Uzmanlara-teorisyenlere göre mağara resimlerindeki hayvanların, o dönemki insanı için hem mitik ve hem de ekonomik değeri vardı. (Mağara Sanatı: Lascaux Mağarası" 1. bölüm yazısı için tıklayınızPaleolitik çağın insanı, avcı-toplayıcı kabilelerden oluşuyordu. Besin ekonomisinin ve kıtlığın dürtüsel motivasyonu içinde, hayvan çizimleri kutsaldı. Bizon ve at gibi önemli figürler, mağaranın ana duvarlarını süslerken; yırtıcı ve yabani hayvanlar çoğunlukla mağaranın dip bölgelerine, kenar alanlarına çizilmişti.
Lascaux Cave paintings - ca. 15,000-13,000  BCE, pigment on stone, Dordogne in France
Lascaux Mağarası

Çizimler, mağaraların iç kısımlarında yer aldığı için su, oksitlenme ve rüzgâr gibi yıkıcı etkilerden belli oranda korunmuş ve günümüze ulaşmıştır. Geometrik işaretlerin kullanımı ve hayvan figür çeşitliliği, tarih öncesi yaşam koşullarının yarattığı özgül sembolizasyon ve kompozisyonların dışavurumudur.

Mağara çizimlerinden genellikle insan resimleri basit ve özensizdir, kadın betimleri ise yok denecek kadar azdır. Perspektif deneyiminin henüz gelişmediği, çoğunlukla profilden figürlerin temsil edildiği, hatta üst üste binen çizimlerde figür profillerinin uyuşmadığı görülmektedir. Çizimlerde yaşanan gerçekliğin tümünün temsili olarak manzara resmine ise hiç rastlanmamıştır.
Cave of Altamira - Paleolithic Cave Art, from Northern Spain
Altamira Mağarası

Altamira Mağarası


1879’da İspanya’nın kuzeyinde keşfedilen Altamira Mağarası, tarih öncesi çağlara ait mağara çizimlerin keşfedildiği ilk bölgedir. Mağaradaki duvar çizimlerinin M.Ö. 16.000-11.000 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektir. Altamira ilk keşfedildiğinde, çizimlerindeki detaylı ve renkli görünümü nedeniyle doğruluğundan şüphe edilmiş, ancak ilerleyen yıllarda Güney Fransa’da benzer mağaraların bulunmasıyla gerçekliği kabul edilmişti.
Altamira Cave Painting -16,000- 12,000 BCE, Spain

Cave  of  Altamira, in Spain
Bizonlar - Altamira Mağarası
Altamira duvarlarındaki hayvan figürleri içinde özellikle bizon (yaban öküzü) dikkat çekmektedir. Paleolitik insan kömür, hermatit ve demiroksit ile toprak, yağ ve kili bir arada kullanarak çizimlerini renklendirmişti. Renkler arasındaki ton farkları, gölgelendirme ve detaylandırma ile Altamira mağarasındaki çizimler, perspektif içermese dahi teknik becerisi ile etkileyicidir. Altamira ve bölgedeki diğer mağaralarda, duvar resimlerinin yanı sıra araç-gereçler, yemek kalıntıları, ocaklar gibi yerleşik hayata dair bulgulara da ulaşılmıştır.
Bison figure at Altamira Cave Painting -16,000- 12,000 BCE, Spain
Bizon figürü - Altamira Mağarası
Avcı-toplayıcı yaşamın imgesel karşılığı olan bu çizimler, yaygın kanıya göre Şaman olarak bilenen büyücü kabile şeflerinin çalışmalarıdır. Çizimlerin, avlanma öncesi ve sonrası ayinlerde, totemlerde kullanıldığı düşünülmektedir. Tarihin değişik dönemlerindeki konar-göçer topluluklarda ve Asyatik kavimlerde de, Şaman inancıyla iç içe geçmiş benzer çizimlere-ritüellere rastlanmıştır. Güney Fransa’da bulunan Trois-Freres Mağarası’ndaki Şaman benzeri insan figürü, bu kanıyı desteklemektedir.
"The Sorcerer" orginal and skech - from the cave of Trois-Frères
Şaman imgesi bulgusu ve çizim kopyası
Devam Edecek...

Mağara Sanatı -1. Bölüm: Lascaux Mağarası

20. yüzyılda keşfedilen bazı mağaralardaki duvar resimlerine “Mağara Sanatı” adı verilmiştir. Yontma taş dönemindeki avcı-toplayıcı yaşamına -Üst Paleolitik Çağ, M.Ö. 35 ile 10 bin yıl arası- ait tarih öncesi mağara resimleri, şimdilik bulunan en eski insan soyutlamaları, sanat pratikleri olarak kabul edilmektedir. Üst Paleolitik dönem alet üretimindeki gelişime göre, Orinyasiyen (34-30 byö), Gravetiyen (30-22 byö), Solutreyen (22-18 byö) ve Magdalaniyen (18-11 byö)  evrelerinden oluşmaktadır. Tarih öncesi yaklaşık 25 yıllık bir dönemin yansıması olan mağara duvar resimleri, özellikle İspanya ve Fransa’daki 200’den fazla mağarada tespit edilmiştir.

Lascaux Cave paintings - Lascaux, Dordogne in France , ca. 15,000-13,000  BCE, pigment on stone
Hayvan figürleri ile boyama panel -Lascaux Mağarası
Lascaux, south west of France. This cave art is located near the village of Montignac in the Dordogne. Dates to around 18-13,000 BC
Hayvan figürleri - Lascaux Mağarası

Mağara sanatının en eski örnekleri olarak kabul edilen Lascaux, Altamira ve Chauvet Mağarası’ndaki duvar resimleri; çoğunlukla Fransa ve İspanya havzasında bulunmuştur. Uzak Doğu’dan Latin Amerika’ya kadar değişik coğrafyalarda da mağara sanatı bulguları bulunmaktadır ama bunların birçoğu daha yakın tarihlere, Neolitik Çağ (M.Ö. 10 binler ve sonrası) ve yazılı tarih dönemlerine aittir. Günümüzde Afrika’daki Bushman’lar ve Avusturalya’daki Abonjin yerlileri; devam ettirdikleri ilkel ve özgül yaşam biçimleriyle mağara sanatı olarak kabul edilebilecek duvar çizimlerini, inanç imajinasyonlarını üretmeye devam etmektedir.
Lascaux, south west of France. This cave art is located near the village of Montignac in the Dordogne. Dates to around 18-13,000 BC



Lascaux, south west of France. This cave art is located near the village of Montignac in the Dordogne. Dates to around 18-13,000 BC
Lascaux Mağarası
Altamira, Lascaux ve Chauvet mağaralarındaki av sahneleri içeren resimler -figür ve imge bütünlüğü olarak farklılıklar içermesine rağmen- mağara dönemi insanın ihtiyaç, inanç ve soyutlama isteğinin dışavurumlarıdır. Paleolitik çağ insanın çizim becerisinde etkileyici olan, henüz perspektif olmadığı halde hayvan figürlerinin aynı anda farklı hareketler içinde görülmesidir. Bazı dans sahnelerinde insan çizimleri olsa da -belki de insan stilizasyonunda teknik yetersizlikten dolayı- insansı figürler ilkel-kaba hatta “çöp adam” görünümde iken, av hayvanları detaylı ve incelikli olarak resimlemiştir. 
Hunting dying man, "garbage man" cave painting - from Lascaux Cave
Avlanırken ölen adam, "çöp adam" çizimi - Lascaux Mağarası

Çizimlerde kullanılan renklerin başında kırmızı gelmektedir. Bitkisel boyaların yanı sıra, siyah renk olarak odun kömürünün kullanıldığı görülmektedir. Mağara mahzenlerinin galeri gibi kullanılması, aksiyon içindeki figür çizimleri ve renk-ton kullanımı; bu çalışmaların “sanatçı” diyebileceğimiz ve belli bir zaman birikimi sonucu uzmanlaşmış kişiler ya da Şamanlar tarafından yapıldığı olasılığını güçlendirmektedir.

Lascaux Mağarası

Fransa'nın Dordogne bölgesinde bulunan  Lascaux (telaffuzu: Lasko) Mağarası duvar resimleri, insanoğlunun ilk yetkin imge örnekleri olarak kabul edilmiştir. Lascaux’daki resimlerin tahmini yaşı,  M.Ö. 18-15 bin yıl öncesine aittir. Lascaux Mağarası 1940 yılında bulunmuş, her yeni antropolojik bulgu gibi birçok tarih genellemesini-teorisini çürütmüştür.
Lascaux cave art, south west of France, dates to around 18-13,000 BC

Koridor biçiminde uzayan mağaranın içindeki duvar resimlerinde, insan yüzü ve göz çizimi yok denecek az iken, farklı zamanlarda çeşitli figürlerin üst üste bindirildiği çizimler görülmektedir. Aynı zemin üzerine kuşaklar arası devam eden bir aktarımı akla getiren bu düzenekte çizim yapan kişi, mahzen bölgelerin az ışıklı ortamının yarattığı gölge-siluet görünümünü tekrar zemin üzerine işlemiş, bazen gelişkin bazen de basit figürler ve desenler üretmiştir.
Hunting man, cave painting form Lascaux cave, south west of France, dates to around 18-13,000 BC
Avlanan insanlar çizimi - Lascaux Mağarası
Lascaux cave art, south west of France, dates to around 18-13,000 BC
birçok hayvanın bir arada olduğu panel çizim - Lascaux Mağarası
Lascoux çizimlerinin bugün için hem gerçekçi hem de fantastik kabul edilebilecek ikili bir anlatımı vardır. Hayvan figürleri realist üslubu yansıtırken, perspektif yokluğu ve boyama ile birlikte bugün için fantastik denilebilecek desenler ortaya çıkmıştır. Ayrıca figürlerin içinde hayvan figürü olmayan bir dizi geometrik şekiller, çizgiler de görünümüne ilginçlik kazandırmaktadır.
Yine Fransa'daki Trois Frères Mağarası'nda bulunan Paleolitik dönemden kalma "Mabet" adıyla anılan gravür (285 cm genişliğinde) panel, bu çeşitliliğin göz alıcı bir kolajı olarak örnek gösterilmektedir.
Devam edecek...


Panel of engravings in Trois Freres Cave in France, known as Sanctuary, circa 18-13,000 BCE, width of panel 285 cm
"Mabet "adıyla anılan gravür panel -  285 cm genişliğinde, Trois Frères mağarası 

Homo Habilis, Erectus, Sapiens, Mağara Sanatı, Willendorf Venüsü


İnsanlık tarihini başlangıcı ve gelişim sürecine ait olarak insansı türlerinin çok sayıda tanımlaması ve sınıflandırması bulunuyor ve yer yer tanım ve özellikler iç içe geçiyor ve karıştırılıyor. 

Homo Habilis (becerikli insan)

İnsanlık ailesine ait en önemli özelliği kendine barınak yapması ve ailet kullanmasıdır.  Habilis’ler yalnızca Afrika’da yaşadı. Ateşi kullanmayı bilmiyorlardı ve bizlerden en büyük farkı beden yapısından dolayı et değil, leş yiyordu. Tarihi geçmişi -1,5-2 milyon yıla kadar uzanabilir. Habilis’lerin beyin yapısına bakıldığında, primat canlılar grubu (goril, şempanze) gibi gelişkin bir sembolizasyon yeteneği var ama dil henüz oluşmamıştır.  (http://tr.wikipedia.org/wiki/Homo_habilis)

Homo Erectus (dik insan)

Homo erectus, soyu tükenmiş insansı türüdür ve modern insanların (Homo sapiens) atası kabul edilmektedir. Yaşam tarihi olarak -1,9 milyon yıl öncesine geri götürebiliriz. Afrika’dan dünyaya yayılan insansı türüdür. İlk fosil Cava Ada’sında ortaya çıkarılmıştı, bu sebeple Java insanı diye de isimlendirilir. Yüksek ihtimal ile ateşi kullanıyorlardı ve siyah deriliydiler. Atalarımız olarak kabul edilmesinin temeli, ayakları üzerinde durup, yürüyerek diğer primatlardan ve habilislerden farklılaşmasıydı. Hareketlilik gösterip, sürü halinde yaşayarak Afrika’dan çıkıp, kuzeye doğru dağıldılar. Erectus’un, beyin-kafatası hacmi habilislerden büyük, sapienslerden küçüktür. Anatomik yapı olarak erectus ile sapiens insansı arasında benzerlik yüksektir. Homo erectus, ateşi kullanan ve mağaralarda barınan ilk insan türüdür.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Homo_erectus
homo erectus
Homo erectus

Homo Sapiens  Neandertalis  (magara insanı)

Sapiens öncesi insansı insan Neandertaller, beden olarak daha güçlü ve iri olmalarına rağmen, beyin yapısı ve mobilite konusunda sapiensler kadar iyi değildirler.  Çoğunluk kanısı, bu iki türün karşılaşmalarında, beyin gelişkinliği ve alet kullanma becerisi ile sapienslerin üstün geldiği ve neandertallerin yok olduğudur. Neandertallere, “mağara insanı” denmesinin sebebi, daha çok mağarayı barınak yapması ve ölülerine mezar yapan ilk insansı olmasıdır, bu sebeple fosil kalıntıları çoktur. Fiziksel olarak en belirgin özelliği, siyah deri rengine sahip olmasıydı, hareketlilik ve göç sonucu karşılaştığı iklim ve şartlara uyum sağlamaması sonucu yok oldu.

Homo Sapiens (bilen insan)

-280 ile -250 bin arası yıllarda yaşamış, bugünkü anlamda insanın genetik atasıdır. Sembolleştirme olarak Hepimizin ortak anası Havva Anamız, homo sapiens idi. -280 binden sonra gelen tüm insanlık bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki tek bir annenin soyundan geliyor. Homo Neandertallerin yok olup, sapienslerin yaşama devam etmesindeki süreç hakkında yaygın görüş, sapienslerin beyin ve alet kullanma kapasitelerinin daha yüksek olması sonucunda neandertalleri yok ettiğidir. Hepimizin tek bir ortak anneden/Havva’dan geliyor olmamız ise, neadertal bir kadının Kromozon ve DNA yapısında meydana gelen bir değişim, nedeni bilinmeyen bir mutasyondu. Bu ilk annedeki Kromozomlar, molekül yapısı içerisinde bulunan DNA (mitokondriyal deoksiribo nükleik asit) ve histon denilen protein zincirinden oluşuyordu ve protein zincirinde mutasyon, farklılaşma ile evrimsel sıçrama gerçekleşti. (http://tr.wikipedia.org/wiki/KromozomKromozon yapısındaki genetik değişime uğratan bu ilk sapiens kadın kalım yoluyla, üreme sonucunda mutasyonu çocuklarına taşıdı. 
İlk anneden doğan çocukların, mutasyondan aldığı değişim ile daha gelişkin beyin yapısı ve kendini koruma gücüyle donandığı, böylece diğer neandertal annelerden doğan çocukların yeni rekabet koşullarına uyum sağlayamayıp doğal seleksiyon ile yok olduğunu biliyoruz. evrim sürecinde mutasyonu yaşayan annenin, genetik olarak döllenme ile çekinik gen denilen kromozon yapısı (XX), kalıtımsal olarak tüm insanlara geçtiği için, dünyada şuanda yaşan tüm insanların aynı anneden geldiği/Havva Ana bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bugün yaşayan bütün insanların ortak atası (babası) ise yaklaşık 70 bin yıl sonra yaşadı. Geçen ortalama 70 bin yıllık süreçte sapiens anneleri dölleyen babalar içinde doğal seleksiyon ile eleme gerçekleşti ve bir erkeğin (XY) yapısı eşeyli kromozon yapısı olarak tekleşip, bugünkü anlamda babamızın kökeni oluşturdu. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Homo_sapiens)

Homo sapiens sapiens (kendinin farkında olan insan)

Homo sapiens sapiens, günümüz insanı yani modern insan olarak insanlık evriminin son fiziksel aşamasını temsil etmektedir. Neandertal ile sapiens arasında çiftleşme olduğu ve doğum gerçekleştiği konusu henüz kanıtlanamadı ama değişik bulgular var. Homo sapiens sapines, yani bizlerin, -50 bin yıllık bir tarihi vardır. Yazılı tarihten çok daha uzun bir süre. Son araştırma ve bulgular sonucunda Güneydoğu Asya/Endonezya çevresinde, -50 bin yıl içerisinde yaşayan sapiens sapiens’den türememiş insanların olduğuna dair spekülasyon ve araştırmalar devam ediyor.

Sanatın Doğuşu, Ana Tanrıça Kültleri

-50 binlerde sapiens ile insan sanat yapmaya başladı. Bu anlamda modern insanı belirleyen sıçrama, ateşi kullanması değil, sanat yapmaya başlamasıdır. İlk keşfedilen sanat örnekleri, 1850’lerde bulunan Willendorf Venüsü heykelciği ve mağara resimleriydi. Venüs heykelciklerinde temsil, ana tanrıça figürüdür. Ana tanrıca figürlerinin temel özelliği yüz hatlarının belirgin olmaması ve beden hatların güdük görünmesidir, ama sapienslerin daha gelişkin tasarım yapacak yeteneği vardı, buradaki belirsizleştirmenin bilinçli yapıldığını söylebiliriz. Tanrıca figürlerindeki kadın; hamile, kilo, anaç bir kadın olarak gösterilmişti. Tanrıça heykelleri ya mezar başlarına dikiliyor ya da muska benzeri dini amaçlı saklanıyordu.
Wiilendorf Venüsü - bulunan ilk tarih öncesi Venüs figürü
Wiilendorf Venüsü - bulunan ilk tarih öncesi Venüs figürü
1999’da Fas’ta bir başka kalıntı bulundu (Tan Tan Venüsü), bu eserdeki tanrıça/Venüs figürü daha belirsizdi ve yaklaşık tarihi yaşı – 400 binlere kadar uzanıyordu. Bu buluntu, önceki fikirleri, tartışmalı kıldı. Belki de, insanları tanrıça heykeli yapmaya iten motivasyon yada din olgusu homo sapienslerden önce de vardı. Yine 1995’te, Suriye – Golan tepelerinde Berekhat Ram Venüsü bulundu, yüksek ihtimal tanrıça figürü ve inanış, homo erectus’lara kadar uzanıyordu. Erectus ve sapiens’ler sürü halinde hareketli yaşarken, yanlarında bu Venüs heykelciklerini taşıyorlardı. Tanrıça kadını figüründeki iri ve hamile kadın temsili, o zamanlardaki kadının fiziksel halini göstermiyor, net olarak ana tanrıçayı temsil ediyor. Bu anlamda ilk sanat ürünleri olarak mağara resimlerini değil, Venüs/ana tanrıça heykelcikleridir. 

Tarih Öncesi Mağara Sanatı

Mağara sanatı, ana tanrıça figüründen çok sonra, sapiens sapiens’ler ile ortaya çıkmıştır. Mağara yaşam dönemi ile birlikte barınma başlamış ve sembolizasyon ve dil yetisinde ilerleme oluşmuştu. Dil yetisinin gelişimini, mezarlara semboller konulmasıyla anlıyoruz, insan “ölümlülük” halini düşünen, sembolize edebilen bir zihin yapısına -50 binlerde sapiens ile ulaştı. İlk sanat örneklerindeki motivasyonda, ölümlülük karşısında bir kalıntı bırakmak, hatta mezar bekçiliği benzeri bir istek olduğu söylene bilinir. İnsanların ilk döneminde aile kavramı yoktu, sürü halinde yaşıyorlardı, doğum sonrası bebeğe tüm sürü bakıyordu. Konar-göçer yaşadıkları için henüz mülkiyet ilişkisi oluşmamıştı. 
Lascaux Mağarası
Lascaux Mağarası'ndaki Geyik çizimleri, Fransa

Mağara resimlerini, ana tanrıça heykellerinden ayıran en önemli estetik fark; bilişsel sıçramadır. Mağara resimleri, temsil olarak üç boyutlu dünyayı, iki boyut gösterme pratiği olarak Venüs heykelciklerine göre daha gelişkin zihin gerektiriyordu. Önemli bir başka yaklaşım, doğayı bir rahim olarak idrak etmek ekolü. Dünyanın bir rahim olarak anlamlandırılması, özellikle tarih öncesi buluntulardaki ana tanrıça figürü ile dünyanın dişi, doğurgan bir varlık olarak kendini yenilemesinin anlatısıdır diyebiliriz. Buzul çağlarından insan(sı)ların mağaralara çekilmesiyle, cinsiyet üzerinden ayrımlaşma başladı. Kısaca erkekler avcılık, kadınlar toplayıcılık yapıyordu ama beslenme şartlarına bakıldığında besinlerin büyük çoğunluğunu kadınlar sağlıyor, yani toplayıcılık, otçul beslenme yapıyorlardı. Avcılık, yani erkek üzerinden besin temini zor ve azdı, bu yüzden mağara insanları, avcılık ürünlerini az olduğu için şölen ve ayinlerde tüketiyorlardı. Mağara resimleri, çöp adam çizimi biçimindeydi, genellikle avcılık ve hayvanlar resmediliyordu. Resimler, mağara duvarlarına ve özellikle zor ulaşılana alanlara çiziliyordu. Mağara resimleri yapılıyordu sorusu üzerine spekülasyon çoktur, yüksek kanılar: büyü amaçlı, öldürülen hayvanların kutsallığından özür dileme v.s. dir. Mağara resimlerini yapan insan, aynı zamanda tarihte ilk meslek sahibi insandır. Mağara resimlerini yapan kişiler, resimlere baktığımızda, hayvan postu giyen ilk şamanlardı. Mağara ressamı, günlük işlerden toplayıcı-avcılıktan, bağımsız sadece mağarada resim yapıyordu.
Lascaux Mağarası
Lascaux Mağarası'ndaki Bizon çizimleri, Fransa 

Mağara resmi sanatı üzerine ilk ve en gelişkin buluntulardan biri, Fransa’daki Lascoux mağarasındaki resimlerdir. Bu resimlerde diğer mağara resimlerine göre daha fazla hayvan, insan motifi ve anlatı zenginliği görülüyor. Av resimleri yapan şaman benzeri bu meslek sahibinin, bugünkü anlamda mistik-psikolojik gücü ya da farklılıkları vardı. Şaman bu anlamda, artık üretiminden çekilmiş, ilk sosyal statü kazanmış insandı. Mağara resimleri, eski Yunan’la birlikte ortaya çıkacak “gerçek” sanat eserlerinden farklı bir şekilde mahrem olarak, özel, gözden ırak yapıldı, gizli tutuldu. Tanrıça heykellerinde inanç motivasyonu hakim iken, mağara resimlerinde büyü etkisi, mistik motivasyonlar gibi karmaşık amaçlar vardı. Tanrıça heykelciklerine bakıldığında homo erectus ve sapiensler’in kadın doğumuna mucize, tanrısallık atfediyor, doğumu kutsal kabul ettiklerin düşünebiliriz.