Bugün İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efes,
antik çağda Ege’nin en önemli liman şehridir. Bölgede yapılan ören, höyük
kazıları sonucu göstermektedir ki, Efes bölgesindeki insan yerleşimi, M.Ö. 6000 yıllarına dayanır. Çukuriçi Höyük bulguları ışığında,
Ayasuluk Tepesi çevresinde ilk
yerleşenler, Asyatik Kavimler dir. Yunanlı
göçmenlerin istilası ile M.Ö. 1050 yavaş
yavaş kent yaşamı gelişmeye başlar ve M.Ö.
7. yüzyılda Ephesos (Efesus) kenti
ortaya çıkar. Ilıman ve verimli iklimi ile insan çeken bölge, M.Ö. 550’li
yıllarda Artemision (Artemis
Tapınağı) çevresine toplanır; zamanla ticaret ve denizcilik faaliyetleri sonucu
Batı Anadolu’nun kalbi olur. Şehir, nehir yataklarının
baskısı, alüvyon dolması ve nüfus artışı nedeniyle birkaç kez yer değiştirir.
Bugünkü Efes ören yeri, kral İskender’in generallerinden Lysimakhos yönetiminde M.Ö. 300 yıllarda Panayır ve Bülbül Dağı arasındaki vadiye kurulur.
Çukuiçi Höyük |
Mermerden
yapılmış ilk kent olan Efes, M.S. 2. yüzyıla gelindiğinde 200 bin nüfus ile Anadolu’nun en
kalabalık şehridir ve imparator Augustus
zamanında Roma’nın Asya bölgesi başkenti olur. 8 kilometrelik alana yayılan Izgara planı
ile düzenlenmiş kent, Roma döneminde en parlak günlerini yaşar. Bizans imparatoru
Justinyen döneminde (527-565) liman
bölgesinin dolması nedeniyle tekrar ilk kurulduğu Ayasuluk Tepesi’ne taşınır. 1330 yılında Efes, Türkler tarafından fetih edilir, Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise, yavaş
yavaş önemini, ticari değerini kaybeder ve şehir
küçülür. Hatta kent, yıkılmaya yüz
tutar ve Osmanlı Dönemi’nde “Viranşehir”
diye anılır ve 1923 yılında Selçuk
adını alır.
Efes Antik Kenti |
Celsus Kütüphanesi
Efes kalıntılarının en dikkat çekeni Celsus Kütüphanesi dir. Milattan
sonra 115-125 yıllarında Ticari
Agora’nın yanına inşa edilen yapı, ölen Efes valisi Celsus adına aynı zamanda
anıt mezardır. Rivayete göre, yaklaşık 12
bin kitap ile Mısır İskenderiye ve Bergama Kütüphanelerinden sonra Klasik
Çağ’ın en büyük üçüncü kütüphanesi
dir. 350’li yıllarda Gotların saldırısı, sonrasında
deprem ile ön cephesi hariç, Celsus büyük oranda yıkılır. Roma ile Yunan
mimarisinin sentezi ön cephe, göz alıcıdır; kolonları arasındaki dört mitolojik
kadın heykeli; dört erdemi temsil eder: Bilgelik
(sophia), Adil Yargılama (ennoia), İrade (arete) ve Tecrübe (episteme)… Maalesef
dört heykel, kazılar sonucu yerlerinden sökülüp Viyana’ya
götürülür; yerlerinde kopya yontular vardır bugün.
Celsus Kütüphanesi ve Agora Kapısı |
Hadrian Tapınağı
Efes’in önemli yapılarından
birisidir Hadrian Tapınağı. P. Quintilus tarafından
yaptırılır ve Romalılaştırma adına
Efes’e büyük ekonomik ve kültürel katkısı olan imparator Hadrianus’a
(117-138) adanır. Korint düzeni ile inşa edilen tapınaktan
sadece
giriş kısmı, cephe alınlığı ve kutsal oda kalır. Giriş kısmındaki frizlerde şehrin
kuruluş efsanesi işlenir; kapı kemerlerinde tanrıça Tyhce
ve Medusa Başı yontusu dikkat çekicidir.
Hadrian Tapınağı |
Hadrianius Tapınağı'ndaki Efes'in kuruluş efsanes frizi |
Efes Artemis Tapınağı
Efes’te Ana Tanrıça inancı ve Artemis kültü hâkimdir. Artemision, M.Ö. 1500’lü yıllardan
itibaren kutsal bölge olur Egeliler
için, ilk tapınak M.Ö. 8 yüzyılda Tanrıça Kybele
adına yapılır; sonrasında değişim geçirerek Artemis kültüne dönüşür benzer
içerikle. Yıllar içinde birçok saldırı, felaket hatta yangın götürür tapınak. Rivayete göre, M.Ö. 356’da Herostratos adlı biri, tarihe geçmek
için ateşe verir ve arkaik tapınak yok olur. M.Ö. 350’lerde Efes halkı, tanrıçalarına yakışır biçimde kalıcı
olması için sadece mermer kullanarak Efes Artemis Tapınağı’nı yeniden inşa
eder ve Dünyanın Yedi Harikası’nda
biri olur. Artemis Tapınağı, 55x110 metre alan içinde, 18 metre
yüksekliğindendir; 127 sütundan oluşur ve Antik çağında sadece mermer
kullanılan en büyük anıtsal yapı dır.
Halk, Artemis’in Nisan ve Mayıs aylarında yeniden doğaya açıldığına ve bereket
dağıttığına inanırdı ve onun adına “Artemission Şenlikleri” düzenlerdi; bu
büyük şenliklere, kutsal günlere, çevre şehirlerindeki insanlar da katılırdı.
Ana tanrıça inancı, Roma döneminde Hıristiyanlık karşısında zaman içinde
zayıflar, hatta baskı görür; sonrasında önemini kaybeder kutsal alan Artemision;
bazı kazıları bulguları da müzelere dağıldığı için tapınaktan bir iki yıkıntı
mermer sütün kalır.
Efes Artemis Tapınağı'nın bugünü |
Artemision bölgesinden Mezar Anıtı - British Museum |
Yedi Uyurlar Mağarası
Efes bölgesinde yer alır Yedi
Uyurlar Mağarası. Hıristiyanlık
kadar İslamiyet’te de önemli bir yeri vardır anlatının. Romalı Decius zamanında putperestlerin zulmünden kaçan ve Allah’ın birliğine iman eden yedi
Hıristiyan genç, Panayır Dağı eteklerinde
mağaraya sığınırlar ve uyurlar; yaklaşık iki
asır sonra Allah’ın hikmeti ile yeniden dirilirler. Hıristiyanlar bu olayı, yeniden diriliş mucizesi kabul eder ve
yedi genç, Aziz ilan edilir. Mağara, Bizans
döneminde mezar kilisesi haline getirilir. Birçok Hıristiyan, kıyamet günü Yedi Uyurlar’la
birlikte dirilmek için buraya gömülür. 1930’lu yıllarda mağarada çevresinde yapılan
kazılarda, 5. ve 6. yüzyıla ait iki kilise katakompları, Yedi Uyurlar’a ithaf
edilmiş yazıtlar ve kaya oyma mezarlar bulunur.
Yedi Uyurlar Mağarası - Efes |
Evler, Agora, Mezar, Aşk Evi, Çeşme, Cadde, Kilise, Tiyatro, Camii
Gediz ve Menderes nehirleri arasındaki bereketli topraklarda kurulan Efes’teki teras evler, halkının yaşamını
yansıtır. Işığı ve havayı avludan alır evler, duvar resimleri ile süslenmiş, dekoratiftir.
İki katlı evlerde, kanal ve temizlik
düzeni döneme göre gelişkindir. Giynasyum,
Agora ve caddeler ızgara
düzeninde birbirine bağlanmış, oldukça işlevseldir. Agora, zanaatkâr ve tüccar
dükkânlarının olduğu çarşıdır ve aynı zamanda sosyal hayatın merkezidir geçmişin
Ege’sinde. Yamaç Evler, Bülbül Dağı
yamaçlarında Efesli zenginlerin
ikamet yerleridir. Geniş
merdivenler ile caddeye dikey açılan evlerde, mozaik ve fresk süslü
mermerler ve duvar resimleri vardır.
Yamaç Evler Duvar Resmi |
Trayan Çeşmesi’nde bulunan çok sayıda tanrı
heykeli, bugün Selçuk Müzesi’ndedir. Ayrıca ören yerine ait çok sayıda bulgu, dünyanın
değişik müzelerindedir. Aşk Evi, 1.
yüzyıla ait hem ilginç, hem de çok olağan bir evdir. Aşk Evi’nin içinde yatak
odaları, şarap mahzenleri ve havuz vardır. Duvarlarında genç kız mozaik
portreleri olan ev, Efes’in fuhuş, seks ve
eğlence merkezi dir. Bizans
dönemi hamamların karşısında yer alan “Çifte
Kiliseler” adıyla anılan bölge, 431 yılında 3. Ekümenik Konsül’ün
toplandığı yerdir. Konsül toplantısı ile, İsa’nın
Tanrı’nın oğlu olduğu dogmasını kabul edilir ve buradaki bazilikayı da “Meryem Ana Kilisesi” adını verilir. Tapınak,
Meryem Ana’ya adanan ilk kilisedir.
Meryem Ana Kilisesi |
Liman Caddesi (Arkadiane), tiyatrodan limana kadar uzanan mermer döşeli yoldu; imparator Arkadianus’a ithaf edilen
caddenin geceleri bile aydınlatıldığı
söylenir; aynı zamanda Efes’in tören
merkezi idi. 11 metre genişliğinde
350 metre uzunluğundaki caddenin altında limana kadar uzanan kanalizasyon sistemi vardı ve caddenin
yan taraflarında dükkânlar sıralıydı; dükkânların altından su kuyuları geçerdi. Mermer Cadde, Artemis
Tapınağı’ndan başlayıp; giynasyum, tiyatro, agora ve kütüphanenin çevresinden
dolaşarak yine Artemis Tapınağı’da sona eren kutsal yol idi; aynı zamanda şehrin
ana caddesi idi. 5. yüzyılda tamamen mermerden yapılan cadde, atlı arabalara ayrılmıştı, ayrıca yayalar için kaldırım vardı.
Mermer, Kuretler, Liman Caddesi |
Roma öncesi, Efes sikkelerinin ön yüzlerinde Efes'in
sembolü arı, arka yüzünde ise Artemis'in kutsal geyiği vardır. Ve tabi
ki, Mermer Cadde’nin bir ucunda, antik dünyanın en büyük açık hava sahnesi 24 bin kişilik Efes Antik Tiyatro. Milattan önceye dayanan tiyatro, Roma
döneminde genişletilir ve 110’lü yıllarda
tamamlanır. Havari Paul,
Hıristiyanlığı yaymak için Efes Tiyatrosu’nda vaaz vermek ister ama Artemis
inancına bağlı Efesliler buna izin vermez. Gladyatör dövüşleri de yapılan alan,
döneminin
kültür ve gösteri merkezidir ve Efes’in günümüze kalan en büyük yapısıdır. İsa
Bey Camii, bölgedeki Selçuklu
sanatının izidir. 1375 yılında bitirilen eserde, antik Efes’ten mimarı
parçalar, sütunlar kullanılır; süsleme, mozaik ve çinileri ile Anadolu cami mimarisinin öncülüdür.
Efes Antik Tiyatrosu |
İsa Bey Camii, Selçuk |
Meryem Ana Evi
İnanışa göre, İsa çarmıhta
son nefesini vermeden önce, annesi Meryem
Ana’yı en sevdiği havarisi Aziz Yuhanna (John) emanet eder. Sonrasında Yuhanna, Kudüs’teki tehlikeyi görüp
Meryem’i de yanına alarak Efes’e gelir. Rivayete göre Meryem Ana, Bülbül Dağı eteklerinde ağaçlarla kaplı
bir kulübede ömrünün son günlerini geçirir. Tarihsel
gerçekliği zayıf olsa da, dağdaki kulübe,
zaman içinde “Meryem Ana Evi” kabul
edilir, hatta ufak bir kiliseye çevrilir. Kutsallık payesi kazanan ev, yıllar
içinde Hıristiyanlar için hac yeri,
kutsal bölge olur. Böylece Artemis den, Meryem Ana’ya doğru Ana
Tanrıça kültü, tarih sahnesinde melezleme içinde değişerek devam eder.
Yuhanna Bazilikası
Yuhanna’dan önce havari Pavlus (St. Paul), İsa’nın öğretisini yaymak için 50-60 yıllarında Efes’e iki
kere gelir ve kalır; İncil’deki “Pavlus’tan Efeslilere Mektup” şehre
çağrıdır ama Artemis’e bağlı Efes halkı, Pavlus’un müjdesine tepki gösterir. Sonrasında İsa’nın havarisi Aziz Yuhanna şehre gelir.
“Başlangıçta Söz vardı. Söz, Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.
Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi. Her şey, O’nun aracılığıyla var oldu, var
olan hiçbir şey, O’nsuz olmadı” diye başlayan Yuhanna İncili’ni 90-110 yıllarında
Efes’te yazar ve burada ölür Yuhanna. Ayasülük Tepesi’nin güney yamacındaki mütevazı
mezarı, 5. yüzyılda Bizans İmparatoru Justinyen’in emriyle, Yuhanna (Aziz John) Bazilikası olur.
Yuhanna (Aziz John) Bazilikası |
Ateş ve Efes’in Düzeni
Prytaneion,
Efes’in
önemli mekanıydı ve sağ tarafında Hestia Sunağı vardı. Sunakta devamlı
ateş yanardı; hem politik, hem de dini önemli vardı Belediye Sarayı Prytaneion’un.
Ocak tanrıçası Hestia adına yapılmış
sunakta, Hestia Bakireleri adı verilen kadınlar, 24 saat hiç durmadan ateş yakardı.
Efesliler için Ateş, kutsal idi.
Logos’un dünyaya nizam verdiğini söyleyen Filozof Herakletios, Efesli idi; “Her şey akar” (panta rei) deyişi ile ünlü
Ephesoslu bilge, varlığı başlatan ve devam ettiren ilk maddenin ateş olduğunu
söylemişti; bazı parçaları günümüzü ulaşan “Tabiat” adlı eserini
buraya yazmış ve Efes’e adamıştı. “Bağlanışlar;
bütünler ve bütün olmayanlar, bir arada duran ve ayrı duran, birlikte söylenen
ve ayrı söylenen. Her şeyden Bir, Bir’den her şey” (Herakleitos) Ateşin
sönmesi, logos’un çözülmesi ve kaos
anlamına geliyordu; şehrin bekası için hep yanmalıydı Efes’te.
Bugün, Efes Arkeoloji Müzesi’nde, Erken Tunç Çağı'ndan Osmanlılara kadar
kesintisiz devam eden yaşama ait yaklaşık 80 bin bulgu sergilenir. Artemision’dan parçalar, Efes Artemis’in iki heykeli, Belevi
Mezar Anıtı, arkaik vazolar, heykeller, küçük kilden yapılmış idoller ve
sikkeler bunlardan bazılarıdır. Birkaç salondan oluşan müze, her yıl keşfedilen
kazı buluntuları ile genişlemektedir.
Efes Şehri Kalıntıları |