Totaliter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Totaliter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cinselliğin Kontrolü ve Totaliter Yapı


Çocuk,  Oidipal Travma, Beş Duyu  ve Dürtü

Dil öncesi bebek, sadece anne ile ilişki yaşar. Dünyayı kendi bütünlüğü ile duyumsayan bebek, memeden kesilme ve tuvalet terbiyesi öncesi sadece anneye yönelmek ister. Baba, ancak memeden kesilme ve tuvalet terbiyesi ile çocuğun yaşamına gerçeklik olarak girer. Çocuk için babanın varlığının anlaşılması, annesi ile arasında bir başka insanının var olduğunu öğrenmesi, dil sembolizasyonu ve pratiği ile gerçekleşir. Oidipal travma, bebeğinin sadece kendisine ait olduğunu sandığı annesinin yaşamında, bir başka erkeğin ve fenomenler dünyasının olduğunu öğrenmesidir. Dil, öğrenme ve oidipal travma sonrasında artık çocuk, anne ile bir bütün olmadığını kabullenmek ve karşılaştığı fenomenler ile büyümek zorundadır. 

İnsan, bebeklik döneminde annesi ile yaşadığı “beş duyu” organını içine alan bütünlüklü ilişkisinin benzerini tüm yaşamı boyunca arzular. İnsanın beş duyu ile bebeklikte yaşanmış “geçmiş” ilişkiyi, yeniden kurgulamak veya gerçekleştirmek arzusuna çoğunlukla “aşk” denmiştir. Çocukluk döneminde yaşanan yasaklamalar ve eğitim sonucunda içgüdüler farklılaşır ve çeşitli dürtüsel nesne seçimleri gelişir. Yasaklama ve engelleme olmadıkça, içgüdülerin kılık değiştirmesi olan dürtüsel zenginlik ve arzular oluşmaz, hayal ve imajinasyon ortaya çıkmaz. Arzu, yasaklara karşı oluşur.


Cinselliğin Kontrolü ve Eğitim

Ütopya “cinsel yaşam nasıl olacak ve kontrol edilecek?” sorusuna cevap aradığı için, aslında bir başka cinsel yaşamın yeniden inşasını hedefler. Platon, “Devlet” adlı eserinde devletin ve yurttaşlığın devamlılığı adına tek eşli cinselliği savunur. Birçok ütopik metinde, eğitim ile birlikte sistemin devamlılığının sağlanması için cinsel yaşamın düzenlenmesi gerektiği düşünülmüştür. Amaçlanan hedef doğrultusunda eğitim, gençlerin ve bireylerin gelişimi için sıkı biçimde denetlenir. Çocuk, erken yaşta ailesinden alınarak kamusal fayda ve amaçlar doğrultusunda beden ve zihin eğitimine tabi tutulur. Cinsellik, sadece üreme eylemi olarak kabul etmiştir.

Ütopyalar için kitlelerin zihnini kontrol etmek, bedeni kontrol altına almaktan geçtiği için farklı cinsel kimlikler sağlıksız olarak tanımlanır veya yasaklanır. Bunun yanında post-modern ütopyalar ile birlikte cinsellik, yaşamın yeniden düzenlenmesi için temel sorunsal olmuştur. 1960’lı yıllardan itibaren üretilen bazı ütopik metinler, örneğin Mülksüzler, insanların cinsel kimliğini ve yaşama biçimlerini regüle etmeyi amaçlamaz, kapsayıcıdırlar.

Tasvir, Tatmin ve Totaliter

Ütopya hedeflediği “ideal yaşam” kurgusunu anlaşılır kılmak için çeşitli tasvirler kullanmak zorundadır. Tasvirler aracılığı ile ihtiyaç ve imge arayışlarımıza cevap verir. Özellikle modern ütopyalar için tasvir, eko-politik dünyayı algılamak ve dönüştürmek için proje anlatısına dönüşmüştür. Ütopya metinleri varoluşçudur, ontik olana karşı verilen bir mücadeledir. Ütopya, ontik yoksunluk içindeki insanların, yaşamı ve gündelik hayatı anlamlandırma ihtiyacının tatmin edilmesidir. Tüm ütopyalar, dürtüsel bir heyecan ve tatmin ihtiyacının sonucunda hayal edilir.

Ütopya için gerekli ilk şey, özgürlükten vazgeçmektir. Alt ve üst yapı düzenlemeleriyle bireyin tek tipleştirilmesi amaçlanır. Ütopyalar dünyasında her şey, her şeye bağlıdır. Yaşlılara, sakatlara, psikozlulara ve en nihayetinde farklı olan insanlara ve de yaşama biçimlerine yer yoktur. Ütopya dünyayı topyekûn değiştirme arzusuyla hareket ettiği, gerçekliği tamamlamayı amaçladığı ve devamlılığı hedeflediği için aynı zamanda totaliterdir.

Ütopyanın Tanımı ve Temelleri, Klasik Ütopyalar ve Modern Distopyalar



Kelime Olarak “Utopia”

Utopia kelimesinin kökeni, eski Yunanca’daki outopos (oυτοποσ) ve eutopos (ευτοποσ) kelimelerine dayanmaktadır. Outopos, olmayan yer anlamına gelirken; eutopos, güzel yer demektir. Bu iki kelimenin birleşimi sonucunda utopia, “hem güzel, hem de olmayan yer” anlamına gelir. Utopia kelimesini ilk olarak aynı adı taşıyan eseri ile Thomas More kullanmıştır. Ütopya düşüncesinin temel referansı, Platon’un “Devlet” (Politeia) adlı kitabıdır. 20. Yüzyıl ütopyaları ise, modern dünyanın sorunları neticesinde anti-ütopya (distopya) metinleri biçiminde ortaya çıkmıştır. Kısaca ütopya, bugün “var olmayan” ama gelecekte gerçekleşmesi arzu edilen “güzel” yerdir.

Klasik ve modern ütopyalar, edebiyat türü olarak metinlerarası özellikleri ile felsefeden teknolojiye, mitolojiden psikanalize kadar birçok farklı kaynaktan beslenir. Ütopya metinleri, yazıldıkları dönemin tarihselliği içinde gerçeklik ile bağlantılı iken; geleceğe dair arzuları ve beklentileri karşılamaya çalıştığı için fantazi, edebiyat ve kurgu ile iç içedir. Ütopya bugüne dair söylediği ile politik, geleceğe dair söylediği ile fantastik unsurlar içerir.

Klasik Ütopyalar:

Devlet - Platon
Ütopya - Thomas More
Güneş Ülkesi - Tommaso Campanella
Yeni Atlantis - Francis Bacon

Bazı Modern Ütopyalar/Distopyalar:
Biz - Yevgeniy İvanoviç Zamyatin
Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
1984 - George Orwell
Fahrenheit 451 - Ray Bradbury
Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood
Dişi AdamJoanna Russ
Zamanın Kıyısındaki KadınMarge Piercy
Ekotopya - Ernest Callenbach
Matrix Avcısı (Neuromancer) - William Gibson
TritonSamuel R. Delany
Mülksüzler - Ursula K. Le Guin

Ütopyanın Temelleri

Ütopya, yaşamı düzenlemeyi amaçlayan projedir. Ulaşılabilir en iyi yaşam sistemini kurup, onu düzenli ve değişmez kılmayı hedefler. Ütopya yeni bir toplumsal yapı için, var olan yaşamı tümden değiştirmeyi arzular. Öncelikli hedef, devletin yönetim araçlarını şekillendirmektir. Ütopya, kurguladığı yeni düzenin pratiği ve daha da önemlisi devamlılığı için; ekonomi, aile, cinsel yaşam ve eğitim alanında bir dizi uygulamalar geliştirmek zorundadır.

Ütopyaları cazip kılan, insanın gündelik ihtiyaçlarına, gelecek zaman kipi içinde çerçevelendirilmiş çözümler sunmasıdır. Ütopyacı hareket, ister tahayyül ister eylem sürecinde olsun, geliştiği koşulların sorunlarını çözecek tatmin arayışları ile güdülenmiştir. Bazen eko-politik, bazen de fantazi yolu ile insani dürtüleri harekete geçirmeyi amaçlar. Sunduğu çözümler gündelik gerçeklikten uzak dahi olsa, geleceğe yönelik olması ile heyecan ve umut vericidir. Ütopyanın ürettiği zaman ve mekan tasviri, mevcut yaşam koşullarını aşarak; emeğin özgürleştiği, bedenin erotikleştiği ve kaygının olmadığı bir yaşamı tahayyül eder.

Ütopya, çözüm vaat eder. Ütopik düşüncenin gerçeklik kazanması için yöneldiği konular; anayasa ve hukukun pratiği, emek ve özel mülkiyet, eğitim ve bilginin kullanımı, çalışma koşulları ve serbest zaman faaliyetleri, cinsellik ve aile, bireysellik ve tektipleştirme gibi temel sorunlardır. İkircikli olan yaşam koşullarını aşmayı hedefleyen ütopya, bu sebeple çoğunlukla totaliterdir.

 



Konuşmacı: Bülent Somay
Düzenleme ve Ekleme: Ahmet Usta