Kaan H. Ökten etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kaan H. Ökten etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Varlık ve Zaman: Heidegger Felsefesinin Temelleri


 
M. Heidegger için Varlık, felsefenin asli meselesidir. ‘Varlık’ın anlamı nedir?’ sorusu ve sorgulama ile Heidegger, insanın varoluş tarzlarını analiz eder. Ona göre, Platon ile başlayan metafizik gelenek, varlık meselesinin üstünü örter; ontolojik ve ontik çıkmaza sürükler. Heidegger modern felsefenin, epistemoloji çatısı altında metafizik yapmaya devam ettiğini söyleyerek, bunu besleyen Kartezyen bakışa karşı çıkar. Antik Çağ doğa filozoflarının yaptığı gibi Varlık’ı, dolaysız hali ile kavramaya çalışır.
Heidegger, Descartes ile başlayan Kartezyen bakışın, özne-nesne merkezli bölünmüş bilgi yönteminin; varlığın neliğini anlamakta yetersiz olduğunu söyler. Kartezyen bakış ile gelen ‘Cogito’ merkezli felsefe ve bilim bilgi (epistemoloji) yeniden sorgulanmalıdır. Varlık’ın sorgulaması, epistemolojinin değil, ontoloji felsefesinin alanı olmalıdır artık. Heidegger, hocası E. Husserl’ın fenomenolojik yöntemini kendine dayanak alır; yaşam felsefesi (Kierkegaard, Nietzsche) ekolünden etkilenir. Fenomenoloji, ‘varlıkları, kendinde-şeyler olarak kavrama’ bilimidir. Heidegger’e göre, herhangi bir varlığın anlamanın ya da doğru kavranışının olanağı, ‘zamansallık’ ile açığa çıkar.

Dasein
Almanca ‘insan varlığı’ anlamındaki dasein kelimesini Heidegger kendi felsefe dizgesinde geliştirir. Almancada ‘Da’, ‘hier/dort’ bağlamında ‘orada/burada’ demektir. ‘Sein’, varlık, varolmak veya varoluş demektir. Dasein bu bağlamda, burada veya orada varolan varlık anlamındadır. Ama fenomen olarak incelemede görülecektir ki Dasein, ihtimam gösterme ile dünyada varoluş kazandığından ve zamansallıkta öne koşmaklık içinde hal olduğundan, onun için ‘Orada Varolan Varlık’, daha doğru tanımdır. ‘Varlık’ın anlamı nedir?’ sorusunu sadece, kendisini Varlık’a ve varlığına açabilen Dasein sorabilir.

‘Varlığın neliği’ sorusu, ‘varolmanın anlamı nedir?’ sorusuna açılır. Ama varlığın neliği, günümüzde belirsizdir ve unutulmuştur. Verilen cevaplar, metafizik yorumlardır. Heidegger, yetersiz olduğu gerekçesi ile geleneksel 3 varlık tanımını yeniden sorgular: a) En genel evrensel kavram olarak Varlık, b) Tanımlanamaz şey olarak Varlık, c) Kanıtını kendi içinde taşıyan Varlık. Bu tanımlar ön-koşul ve yargı koyduğu için, varlığın neliğini daha belirsiz ve karmaşık kalmıştır. Her sorgulama amaçlıdır; çünkü bilinç, her zaman bir-şeye-yönelim içindedir. O halde, soruşturulacak olan, sorgulama yapan varlığın kendisi, yani Dasein’dir. Dasein, kendisini var edebilen, açığa çıkaran ve farkında olan tek dünya varlıktır. Bu sebeple ‘Dasein’in özü, onun varoluşudur’.

Ontolojik – Ontik
Heidegger’e göre fen bilimleri, sosyal bilimler, hatta metafizik, Varlık’ın anlamını veremez. Çünkü bilimler varlığı, bilgi ve nesnesi yapar ve ona kavramsal açıklama getirir. Amaç, Dasein’nın ontolojik yapısını açımlayarak, ontik halini anlamak olmalıdır. Varlık (sein) hakkında ‘Varlık’ın anlamı nedir?’ sorgulaması ontolojiktir. Varlık hakkında ‘Varlık nedir?’ sorgulaması ontiktir. Ontolojik sorgulama varoluş, olgu, anlama, varoluşsal (existential) ile ilerler. Ontik sorgulama kategoriler, nesne betimleme, gerçeklik ile yol alır. Ontik olan nesnel ve bilimsel iken; ontolojik olan anlam temelinde felsefe sorgulamadır. Heidegger, felsefe tarihi üzerinden başladığı sorgulamaya fundamental (temel) ontoloji der.

Heidegger’e göre Dasein, ontik hali içinden ontolojik olana açılabilen ve var-olmaklığın anlamını olanaklı kılan varlıktır. Bu bağlamda Dasein insan varlığı değil, ‘insan olmanın olanağı’dır. Zaman tüm varlıkların ufku olduğu içindir ki, Varlık’ın anlamı zamansallık fenomeni ile sorgulanmalıdır. Fundamental ontolojinin görevi, felsefe tarihindeki gibi varlığı kavram ve soyutlama olarak değil, Dasein’nın kendini kendi dünyasallığı içinde ve zamansallığında açıklamasını sağlamaktır.  Zaman, varolanların olanağıdır. 

Fenomen  - Logos - Fenomenoloji
Eski Yunanca ‘phainomenon’ ‘kendisini gösteren (apaçık olan) şey’ kelimesinden gelir fenomen. Salt görünüş, fenomen değildir. Örneğin bir fenomen olarak hastalık, semptomlar gösterir ama kendisini gösteren apaçıklığı göstermez, vermez. Eski Yunanca ‘noiein’ doğru (hakikat) anlamındadır. Noiein saf doğruluk içindeki ve hiçbir şeyini gizlemeyen varlıktır. Doğru, varlığın sadece kendi muhteviyatı ile ve dolayımsız elde edilendir. Ama doğru, başka ilenekleri üzerine almadığı ve diğer varlıklarla ilişki kurmadığı zaman kavranması da zor olandır.

Logos akıl, kavram ve yargı ilişkilerinin taşıcısı olmakla birlikte, sahih olmaklığı ile sözdür. Logos yani söz, hakkında ‘konuşulan varlığı açık hâle getiren’, ona izin veren ve keşfedendir. Logos hakkında konuşulan şeyi görmemize izin verir. Fenomenoloji ‘Kendini kendinde gösteren varlığı, dolaysız hali ile kavrama’  bilimidir. Fenomenoloji, logos ile bilgi ve kavram içindeki varlığın örtük yanlarını açığa çıkarmak için betimler, tasvir eder. Heidegger’e göre fenomenoloji, varlığı zamansallığı (tarihsel) ve varoluş açıklığı ile analiz ve yorumlama (hermeneutik) çalışmasıdır. Var olanın, üstünün örtüldüğü ve unutulduğu, betimlemenin yetersiz kaldığı durumda; fenomenoloji onu ‘yorumlayarak açıklığa’ çıkarmalıdır. Hermeneutik, Dasein’in var-oluş halini, zamansallığı içinde yorumlayarak açık ve anlamlı kılar. Sorgulama, varlıktan  hareket ederek, yine varlığa dönmelidir.

İhtimam Gösterme
Dasein, ihtimam gösterme zemininde sahih ve gayrisahih olarak varoluşa açılır. Dünya çerçevesi ve herkes-ile-birliktelik içinde kendini anlar. Ben’ dediğinde Dasein, ihtimam gösterme ile kendini dile getirir. Varolanlara ilişkin Dasein’ın ontik deneyimi, ihtimam göstermenin bütünlüğü zemini içinde nereye yöneldiğine bağlıdır. El-altında-olanlar, bir-şey-için-bakış ve onlara ait varlık tasarımları ile varolanları deneyimler. Masa, çekiç vs. bütünlüğün işlevinde, gelecek kipine yönelik olarak anlaşılır, tasarlanır ve alet yapılır. Ve Dasein kendini varolarak anladığı için mesele eder; varoluşu için kaygılanır.

Herkes ve Gündelik Dasein
Dasein, kendi benliği ile var değildir. Onun ‘Ben’ olmaklığı, herkes-benliği içinde yoğrulmuştur. Onun benliği, ön belirmedir ama ‘özü’ var-olmaklığı ile yaptıklarıdır. Herkes olmak, Dasein’ın için huzurdur, kaygıyı azaltır. Gündelik içinde, kamusallığın bütünlüğünde algılar, yargılar, eylem yapar, sevinir, üzülür. Herkes, Dasen’in kendi olmaklığı üzerine eylemlerine ve kamusallık dışına çıkmasına izin vermez. Olağandışı kendilik eylemi, herkes tarafından engellenir. Herkes içinde olmak, hiç kimse olmaktır. Gündelik Dasein, kendi varlığını, herkes kamusalı üzerinden tefsir eder. İlgilenme, meşgul olmak ve lakırdı içinde sahih olanın üstünü örtülür. Herkes ile hiç kimse olurum/oluruz.

Dünyaya Fırlatılmışlık
Dasein, dünyaya fırlatılmışlık içinde varolan varlıktır. Dünya'ya fırlatılmış ve onun zemini, mesafesi, çerçevesi içinde tefsir edilmiştir. Onun bilgi-deneyim zeminindeki duygu-durum ontik halidir. Duygu durum, varoluşun minvalidir.  Dasein fırlatılmışlık içinde, mekan ve zamanın olanakları ile tasarladığı ve kaygılandığı ile varoluş kazanır. Varoluşyapabilmedir Heidegger’e göre.

Söz  - Lakırdı
Söz, anlamanın minvalidir. Söz, karmaşık dünyayı anlar, belirler, tanımlar. Söz, Dasein’nın dünyayı tefsiridir. Ama çoğunlukla gündelik konuşma içinde söz, varlığı apaçık hali ile sunamaz. Her günkü kamusal içinde söz, çoğunlukla lakırdı olur. Lakırdı, gerçekliği kendi açıklığından uzaklaştırır, görünüşünün üzerini örter. Söz lakırdı olunca; manipülasyon, gerçek; safsata, bilgi hatta felsefe olabilir. Lakırdı her şeyi, herkes dili içinde anlanmış ve bilinmiş hale getiren ön-kapalılıktır.

Kaygı
Dasein kendini, herkes-içinde anlar ve tasarlar. Kamusal içindeki olgular dizisi, ona gayri-sahih tezahürler sunar. Herkes, Dasein’nı hem belirler; hem de kendilik oluşunu örter. Herkes içindeliğinde ontik olarak iki varoluş modusu etkilidir: İhtimam ve Kaygı. Kendi var olmaklığını tasarlamak isteyen Dasein için sahih varoluş kaygıdır. Kaygının kaynağı, en asli ve sahih gerçek ölümdür. Onu eyleme ve geleceğe yönelten kaygıdır. Kaygı, varlık minvallerinin olanaklılığını sağlar. Kaygı ile Dasein, dünyalaşmıştır. Dasein, kendisine kaygılı ama ketum biçimde ‘kapalılığı-açma-kararlılığı’ içindeyken; asli yalnızlığı ile sahih olarak kendisi olur.

Vicdan – Ölüm - Hiçlik
Hiçlik (niclıts) Dasein’da varolandır. Hiçliğin-hiçliği içindeki varoluş zemininde Dasein için kaygı, asli duygu durumdur. Can sıkıntısı, kaygı ile kendini gösteren hiçliğin minvalidir. Dasein, hergünkülük içinde kendini bırakarak hiçliğin hiçliğini örtmeye çalışır. Ama Dasein ancak, hiçlik ile kendi varlığının anlamını tüm belirsizliğine rağmen kavrayabilir.

Varoluş olgusaldır. İhtimam gösteren Dasein’in dünyasal olmasını olgular ortaya çıkartır. Dünyaya fırlatılmış Dasein için 3 varoluş olgusu sahih gerçektir: kaygı, vicdan, ölüm. Kaygı (angst), tedirginlik içinde ve gelecek yönelimli Dasein’in bütünlüğünü oluşturan asli bilinmezliktir. İhtimam gösterme ile kaygı, korkuya dönüştürülür ve üstü kapatılır. Kaygı tekinsizdir; korku ile olgulara, el altında olanların etkisine tefsir edilir.

Hiçliğin hiçliğine kendini açan Dasein için sahih gerçeklik vicdan olur. Vicdan, kendi-olmaklığını-istemek dir. Vicdan,  Dasein'a borçlu-suçlu-olmak halini çağırır ama bu yüklem, kendinde olmak isteğinin sesidir. İnsanın varlığı, kendine meseldir. İnsan, ölümü herkes-içinde-olmaklık ile paylaşamaz. Ölüm, yaşamın bütünlüğünü ve sınırını verir. Ölüm zamansallıkta bilinmez olduğundan, Dasein için dünyada oluşun her anı değerli, anlamlı olur.

Sonsöz : ‘Varlık ve Zaman’ adlı eseri yaptığı çeviri ile daha değerli hale getiren ve bu yazıya dil olarak kaynak sağlayan Kaan H. Ökten hocamıza çok teşekkürler.

Varlık ve Zaman’da Korku ve Kaygı

Martin Heidegger’in ‘Varlık ve Zaman’ eserindeki korku ve kaygı hallerine baktığımızda. Dasein ‘şurada olan varlık’ olarak insandır. O hergünkülük ve zamansallık içindeyken, farklı ama iç içe haller içinde kendini bulur. Fırlatılmışlık, bir-hal-içinde-bulunma, anlama ve söz onun yaşam halleridir.


Bir-Hal-İçinde-Olma

Hergünkülük içinde Dasein, ihtimam ve ilgilenme zemininde bir-şey-için-bakış hali ve minvali içindedir. Bakış duyuma, duyum bilgiye, bilgide anlamaya dönüşebilir. Her bir-hal-içinde-bulunma, pozitif aksiyon içerse de dünyaya düşmüşlüğün minvalindedir. Her bir-hal-içinde-bulunma, kendi duygu durumunu üretir. Her bir hal-içinde-bulunma, anlama momentine sahiptir. Her bir hal içindeki duygu durum ve anlama, tefsir etmek için söz ile dile gelir.

İlgilenme ve Anlama

Anlama, Dasein için ‘kendi uğruna varolduğunu tasarlayarak var olması’ halidir. O ilgilenme hali ve minvali içinde, karşılaştıkları ile kendini anlar. Ama bu çoğunlukla gayrisahih anlamadır. Çünkü, gayrisahih anlama, onu hergünkü meşguliyetler, sorunlar, ilgilenmeler ve hevesler içinde tasarlar.

Hergünkü ilgilenmeler, gelecek ve kendine-beklentilendirme getirir. Ve ilgilenmeler içinde olduğu içindir ki, o hep beklenti içindedir, bekler. Beklenti ile kendini öne-koşma halinde zamanlaşır. Onun varlığı, zamansaldır. Ama hergünkülük ile gelen anlam tasarımları, Dasen’in dolaysız var-olmaklığına dair değildir ekseriyetle.

Anlama ile o, duygu-durumunun ne olduğunu bilir, ama düşmüşlük içinde bu çoğunlukla gayrisahih bilmedir. Çünkü onun kendini bir hal ve duygu içinde zamansallığın zemininde sahih bilmesi için, kendi sorgulanır kılması ve kapalılığı-açma-kararlılığı halinde olması gereklidir.

Kapalılığı-Açma-Kararlığı ve Öne Koşma

Dasein çevresindeki dünyayı anlayarak, var olur. Onun asli ve sahih varoluşu ise, kapalılığı-açma-kararlılığı hali olmadan gerçekleşemez. O şimdinin zamansallığında, kendi var olabilirliğini yaşamak için, gelecek yönünde hareket etmek zorundadır. Geleceğe yönelen o, ihtimam-göstermenin yapı momenti içinde kendini-önceler. Kendi önceleyerek varoluşuna olanak ararken, hep öne-koşma içindedir.

Duygu-durum, Dasein’ı dünyaya fırlatılmışlığı ile karşı karşıya getirir. Ruh hali, varlığının birincil minvalini temsil eder. O kapalılığı-açma-kararlılığı içindeyken, içinde-bulunulan-an fenomeniyle ilgilendiği çevresinin yarattığı varlıklardan kendi çekip alabilir. Kendini şimdiden kurtarırken, böylece gelecek kipi ile kendi oldum-olasılık haline yönelebilir.

Korku

Dasein için korku, gayrisahih bir-hal- içinde-bulunmadır. Korkmak, hergünkülük içindeyken, tehdit edici olana karşı bir- şey-için-bakış minvalinde ortaya çıkar. Korku, başa gelebilecek bağlamında ‘müstakbel olan’ şeylere ilişkindir. Korku içindeki o, ilgilenme hali ile bir olanaktan diğerine koşar, çünkü kendini unutmuştur zamansallık içinde. O korku içinde kendini unutmaya, çevresinde karşılaştıklarını kafa karışıklığı içinde şimdileştirmeye çalışır. Korkunun nedeni, çerçeveleyen-dünya içinde ilgilenilen varolanlardır. Korku gündeliktir. Korku ile dünya dahilinde karşılaşılanlar üzerine çöker.

Umut, çaresizlik, neşe ve hüzün onun duygu-durum olarak zamansallığıdır. Umut, gelecek kipi üzerine gelişen fenomen olarak kabul edilse de, aslında şimdi ve korku ile oluşur. Bir-hal-içinde ve oldum-olasılık modusu içindeyken; şimdi ve umut ile ilişkilendirdiği şeyler vasıtasıyla, gelecek ve zamansallık kökenli kaygının üstünü örter. Günübirlik yaşanan duygusuzluk, unutmanın şimdideki görünümüdür. Fırlatılmışlığa duygusuzluk ile teslim olmak, gayrisahih oldum-olasılıktır.

Kaygı

Kaygı, hergünkü dünya-içinde-varolmanın tekinsizliğini açığa çıkarır. Dasein, kaygı ile en saf hali fırlatılmışlığı ile karşı karşıya gelir. Kaygının nedeni, ilgilenme ile belirgin varolan şeyler değildir. Kaygı ile gelen endişe, belirgin el-altında-olanlardan ya da mevcut-olanlardan gelmez. Kaygı halinin, çerçeveleyen-dünyadaki varolanlar ile hiçbir ilintisi kalmamıştır. Kaygı halinde, içinde var olduğu dünya, hiçbir şey ifade etmeyen ilintisiz dünyaya dönüşür. Dünyanın hiçliği, kaygının kaynağı olur.

Hiçlik ile kaygı halindeki Dasein, hep şuradadır ve kendisidir artık. Korkarken ve gayrisahih gündelik halindeyken; kaygı da dünyasallıktan kopmuş olduğu için, kendi sahih var oluş olanağı açığa çıkar. Korku için tesis edici olan unutma ile onun kafası karışır ve dünyevi olanaklar içinde devamlı gider gelir. Korku onu öne koşturur ve şimdileştirir. Kaygı ise, onu fırlatılmışlığına geri götürdüğü içindir ki, durmasını ve şimdiye mesafe koymasını sağlar. Kaygı, korkunun aksine, ilgilenme ve bir-şey-için bakış içinde kendini kaybetmez. Kaygı, onun kendi olmaklığından doğar.

Kaygı, hep şuradadır ama hiçbir görünümde değildir. Kaygı o kadar yakındadır ki, endişe onun tüm bedenine yayılır. Ama yine de, hiçbir yerde belirmiş değildir. Kaygı, onun sınırlı zamansallığının ontik cevheridir.

Gelecek anlamayı, oldum-olasılık duygu-durumu, düşmüşlükte şimdide olmayı sağlar. Korku, kaybedilmiş ve edilecek şimdiden ve gelişmelerden doğarken; kaygı kapalılığı-açma-kararlığının geleceğinden ve gelecek olmasından doğar. Kaygı, aslidir. Kaygı, ‘fırlatılmış ölüme-doğru-varlık olarak dünya içinde varolmaktan’ ortaya çıkar.

 

Sonsöz: ‘Varlık ve Zaman’ adlı eseri yaptığı çeviri ile daha değerli hale getiren ve bu yazıya dil olarak kaynak sağlayan Kaan H. Ökten hocamıza çok teşekkürler.