fragman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fragman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Fragman-1




Gündüz/Gece – Dış/İç
Beni yazmaya iten şey, boş bulunmuşluktu. Ve düşündüm, sadeleştirdim, zorunluluk sonradan geldi. Olgunluğun yâda deliliğin arifesine yetişemeden, şifa niyetine fragmanlar geçiyordu elimden, önümden. “Pahalı biblolar da bana bakıyor mu?” diye vesvese ederken; varlıklarımız karşılık gelmişti, boşluğuma gelmiştin. Her boşluğum gibi, yine hazırlıksız yakalanmıştım. Kolejde hazırlık sınıfı eğitimi alamamışların, elini, kolunu, belini ve dilini nereye koyacaklarını bilememesi gibi kelimelerimi/zi yerlere döktüm…
/
Çalışmak, istikamet ayrıma gitmeden persona sahibi olmak için, personel olmak istemiştim. Kimseler ve kurumlar inanmadı; güvenlik sorunu olarak değerlendirdiler beni, Karadenizli Gülsen Hanım’ın oğlunu. Gülmek, kadim olandır diyerek asansörleri değil, merdivenleri seçtim çıkarken; nikotine geçiş için ön mekânlarım oldu parklar, park ve bahçe müdürlüklerinin hemen yanındaki boş banklar. Çıkıştan başka her şeye benzeyen çıkışlarımda…
/
Farkına vardıklarında, hemen yarınki cari bakiye için unutmaya geçenlerin, fazla takılmayanların, fazla kafaya takar ise; eve ve yarına geç kalacaklarını bilenlerin, muteber olduğu dün, bugün ve yarınları gördükçe; nasıl da onlara özendim. Onlar, nasıl da şahadetin temeli. Tekrar ederken, ferahlıyoruz öyle değil mi?
 /
Sen, bu satırlardan haberin olmadan, satır aralarımda dolaşıyorsun. Keyifli bir yolculuk senin için ve bir ihtimal daha var; o da bunu bilmen mi dersin? Tahmin ediyorum; şimdilerde içinden nehir geçen akademi şehrinde filizleniyorsun. Tabağında bitter ve tarçın parçaları, senin tabağın olsam ve sıyırsan beni…
/
Ömür, perdeyi gerenlerin ve biletlerimizi kesenlerin; Matruşka misali iç içe sahnelerle kurguladığı “Aç kapıyı Bezirgân başı” vodviller, oyun havaları iken; çocukluğumda Aydede olmak; yakın mesafeden Dünya’ya nanik yapmak istemiştim…
/
Durmadan yürüdüğüm yollarda, sokaklarda, kıyılarda; henüz Allah’ın bir hikmetine rastlamadığım halde ama yine de…
/
Gayri ihtiyari bitişik nizam yapılarız Joe (Dalton Kardeşler’in zeki ama en çok hata yapanı), kolay günlerde daha diz dizeyiz sevgili Alice (Harikalar Diyarı’nın en zarif fakat ulaşılmaz kadını). "Burası Dünya, çıkış için araç yok; orada mısın Mutlak?" meseli ile mücbir sebepler, benim şaheserim olacak şiirsiz Ozan kalarak…
/
Gündelik gıybetlerden, ezeli hiçliğimize geçerken; su yolunur bulur ve emir demiri keserken, mesel etmişlerin; mesellerine bir mana, dirayet, ihlâs aradığı; yazlar sıcak ve kurak, kışları ise daha sıcak ve kurak geçen, kendisine hayat denilen habitatları üzerinde bir serap bulamamışların, avuntusuzların sesiyim. Tabi ki onlar, bu sesi görmezden gelmeye hevesli; "Olsun, canları sağ olsun" derdi büyüklerimiz. Sesim çürük çarık, ürkek, nikotinli ve Hiçlikçi.  “Ne oldu?” sorusuna “Hiç” diyecek kadar güdük, döngülerin tümünde hiçlik görecek kadar kendi ile toprak arasında kalmış bir benlik. En nihayetinde ve öncesinde, ölmenin bedeline değer muştu aramaya çalışmaktan vazgeçmemek; yitik ve dökük de olsa kararlı irade değil mi?
/
Federicco Fellini ölmüş olabilir hatta ölmüş, mezarı var; ama en az iki kişi Fellini ile çalışmak istiyor. Bunlardan biri Ben’im.