distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Distopya: Biz ve 1984


Distopya

 

Distopya mekanize birey-toplum, karamsar gelecek anlatılarıdır; geçmiş ütopyaların eleştirisi, olumsuzlama ve yıkımdır. Ütopyaların hedeflediği arzu şemalarının indirgemeci ve kusurlu olduğunu; vaat ettiklerine, bizatihi kendilerinin engel olduğunu söyler distopya.

 

Biz

Bolşevik İhtilal’in totalitere dönüştüğünü gören Yevgeni Zamyatin’in eleştirel anlatısıdır Biz. Sonrasında birçok distopik metne esin olur: ‘Biz, şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, karşı ütopya’ der Ursula K. Le Guin. Hikayenin kahramanı D-503’ün günlüğü üzerinden anlatılan yaşam 26. yüzyılda geçer; asırlık savaşların sonunda Dünya, Tek-Devlet’in idaresindedir. İnsanlar, devasa apartman bloklarında yaşar, evlerin duvarları camdır. Her şeyin kontrol edildiği yerkürede insanlar, Numaralar ile ad sahibidir.

 

İnsanlar, bizleşerek insan olur. Rüya hatırlamak, hayal kurmak, tahayyül etmek Biz’liğe hastalıktır. Cinsellik mekanize edilir, tutku ve erotik baskılanır; sevişmek isteyenlerin, idari büroya başvurması zorunludur; sevişme izni, ancak çalışma karşılığında verilen primdir. Çalışarak primi hak eden, büronun seçtiği kişi ile belirlenmiş gün ve sürede yatak odasında bir araya gelir, sadece o zaman pembe perdeler kapanır.

 

Tek-Devlet’in liderinin adı İyilikçi’dir, onun matematik sistemi, ‘mutluluğun yolu’ diye vaaz edilir. İyilikçi işlemi, çarpım tablosu ve düzeni ile mutlaktır. O, geçmişte insanı yalnız bırakan Tanrı’nın yerini almıştır, kusursuzdur artık yeni Tanrı. Tek-Devlet, komşu gezegenleri kolonize etmek için ‘İntegral’ isimli uzay gemisini üretir, D-503 matematikçi mühendistir gemide. Günlüğünün başlarında Biz diyerek, yazar-konuşur: ’Diğer gezegenlerde yaşayan meçhul varlıkları, aklın boyunduruğu altına almanız gerekiyor. Eğer bizim kendilerine matematiksel ve hatasız mutluluğu getireceğimizi anlamazlarsa, onları mutlu olmak zorunda bırakmak bizim görevimizdir. Ama silahtan önce, sözü deneyeceğiz. Yaşasın Tek-Devlet, yaşasın Numaralar, yaşasın İyilikçi!

 

D-503, I-330 adlı kadın ile karşılaşır ve bilmediği duygularla tanışır. Gönlünün merkezi kayınca, görevine bakışı bulanıklaşır; çünkü I-330, İntegral gemisini ele geçirmeyi planlayan illegal örgütün üyesidir. D-503, tutkuyla onu ilk öptüğünde, artık geçmişiyle bağını kopardığını söyler. D-503’ün günlüğünün dili değişir; biz’in yerini ‘Ben’ alır. Fakat, illegal örgütün İntegral’i kaçırma, çarpım tablosunu devirme eylemi başarısız olur; yakalanan isyancılar ve D-503, muhaliflere verilen cezayı alırlar; hayal gücünü yok eden, hafızayı silen mekanik işlemden geçerler. İyilikçi ve Numaralar, biz olarak yoluna devam eder. Anlatının sonunda, yakın geçmişini ve tekamülünü kaybeden D-503’in dili başlangıçtaki Biz’e döner. Zamyatin’e göre devrim sürekli değişimdir, geleceğe dair ufuktur.

 

1984

Biz’den etkiler taşıyan George Orwell’ın eseri en popüler distopyadır. Hikaye Okyanusya’da geçer, Britanya’daki Parti Devleti beşeri her şeyin sahibidir. Lider Büyük Birader, ekranlardan biteviye biraderlerine seslenir, telkin eder. Yaşam tele-ekranlarla izlenir, aynı zamanda kayıt cihazıdır, gözlerken fişler. Büyük Birader bilgedir, hipnotik ve sedatif etkilidir. Okyanusya’da çok şey yasaktır, aşık olmak, düşünmek ciddi suçtur; tarihten, anılardan silinir. Hikayenin kahramanı Winston Smith, Londra’da geçmişin ve tarihin  silindiği, yeniden üretildiği Gerçek Bakanlığı’nda çalışır. Zaman içinde Winston, şüpheye düşer hayatla ilgili ve günlük tutarak kendini tanımak ister, istedikçe hastalıklı olur, sanrı ortaya çıkar, Parti’yi yıkmayı amaçlayan örgüte üye olduğuna inanır.

 

Londra’nın kenar semtlerinde akşamları gezinir Winston. Bir gün, iş yerinden tanıdığı Julia’dan ‘seni seviyorum’ yazılı not alır; buluşmak üzere Parti’nin gözetiminden uzak orman bölgesine giderler ve yasak aşk başlar. Sonrasında örgütten beklediği daveti alır Winston ve sevgilisiyle katılır; fakat güvendikleri kişiler, düşünce polisi çıkarlar ve iki sevgili tutuklanıp Sevgi Bakanlığı’na götürülür. Winston, Parti’ye karşı gelenlerin kapatıldığı 101 numaralı odaya gönderilir, fizik-nöro şiddet uygulanır. Winston serbest bırakılır ve Julia ile buluşur ama her şey bitmiştir. Lider yine seslenmektedir: ‘Savaş Barıştır, Özgürlük Köleliktir, Cahillik Güçtür.

Ütopyanın Tanımı ve Temelleri, Klasik Ütopyalar ve Modern Distopyalar



Kelime Olarak “Utopia”

Utopia kelimesinin kökeni, eski Yunanca’daki outopos (oυτοποσ) ve eutopos (ευτοποσ) kelimelerine dayanmaktadır. Outopos, olmayan yer anlamına gelirken; eutopos, güzel yer demektir. Bu iki kelimenin birleşimi sonucunda utopia, “hem güzel, hem de olmayan yer” anlamına gelir. Utopia kelimesini ilk olarak aynı adı taşıyan eseri ile Thomas More kullanmıştır. Ütopya düşüncesinin temel referansı, Platon’un “Devlet” (Politeia) adlı kitabıdır. 20. Yüzyıl ütopyaları ise, modern dünyanın sorunları neticesinde anti-ütopya (distopya) metinleri biçiminde ortaya çıkmıştır. Kısaca ütopya, bugün “var olmayan” ama gelecekte gerçekleşmesi arzu edilen “güzel” yerdir.

Klasik ve modern ütopyalar, edebiyat türü olarak metinlerarası özellikleri ile felsefeden teknolojiye, mitolojiden psikanalize kadar birçok farklı kaynaktan beslenir. Ütopya metinleri, yazıldıkları dönemin tarihselliği içinde gerçeklik ile bağlantılı iken; geleceğe dair arzuları ve beklentileri karşılamaya çalıştığı için fantazi, edebiyat ve kurgu ile iç içedir. Ütopya bugüne dair söylediği ile politik, geleceğe dair söylediği ile fantastik unsurlar içerir.

Klasik Ütopyalar:

Devlet - Platon
Ütopya - Thomas More
Güneş Ülkesi - Tommaso Campanella
Yeni Atlantis - Francis Bacon

Bazı Modern Ütopyalar/Distopyalar:
Biz - Yevgeniy İvanoviç Zamyatin
Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
1984 - George Orwell
Fahrenheit 451 - Ray Bradbury
Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood
Dişi AdamJoanna Russ
Zamanın Kıyısındaki KadınMarge Piercy
Ekotopya - Ernest Callenbach
Matrix Avcısı (Neuromancer) - William Gibson
TritonSamuel R. Delany
Mülksüzler - Ursula K. Le Guin

Ütopyanın Temelleri

Ütopya, yaşamı düzenlemeyi amaçlayan projedir. Ulaşılabilir en iyi yaşam sistemini kurup, onu düzenli ve değişmez kılmayı hedefler. Ütopya yeni bir toplumsal yapı için, var olan yaşamı tümden değiştirmeyi arzular. Öncelikli hedef, devletin yönetim araçlarını şekillendirmektir. Ütopya, kurguladığı yeni düzenin pratiği ve daha da önemlisi devamlılığı için; ekonomi, aile, cinsel yaşam ve eğitim alanında bir dizi uygulamalar geliştirmek zorundadır.

Ütopyaları cazip kılan, insanın gündelik ihtiyaçlarına, gelecek zaman kipi içinde çerçevelendirilmiş çözümler sunmasıdır. Ütopyacı hareket, ister tahayyül ister eylem sürecinde olsun, geliştiği koşulların sorunlarını çözecek tatmin arayışları ile güdülenmiştir. Bazen eko-politik, bazen de fantazi yolu ile insani dürtüleri harekete geçirmeyi amaçlar. Sunduğu çözümler gündelik gerçeklikten uzak dahi olsa, geleceğe yönelik olması ile heyecan ve umut vericidir. Ütopyanın ürettiği zaman ve mekan tasviri, mevcut yaşam koşullarını aşarak; emeğin özgürleştiği, bedenin erotikleştiği ve kaygının olmadığı bir yaşamı tahayyül eder.

Ütopya, çözüm vaat eder. Ütopik düşüncenin gerçeklik kazanması için yöneldiği konular; anayasa ve hukukun pratiği, emek ve özel mülkiyet, eğitim ve bilginin kullanımı, çalışma koşulları ve serbest zaman faaliyetleri, cinsellik ve aile, bireysellik ve tektipleştirme gibi temel sorunlardır. İkircikli olan yaşam koşullarını aşmayı hedefleyen ütopya, bu sebeple çoğunlukla totaliterdir.

 



Konuşmacı: Bülent Somay
Düzenleme ve Ekleme: Ahmet Usta