Hegel-Özbilinç, Duyu Kesinliği, Olumsuzlama, Şimdi ve Burada



Özbilinç


Kendinde-Varlık olarak Tin, doğada yasalarını ve kavramlarını arar. İnsan aklı, öznel Tin’in amacına doğru dış-varlığa dönüşürken, zihinde gerçekleşmesidir. İlkel Benlik, nesneler dünyasından ayrılmış değildir; varlık olarak, diğer varlıkların içe yansımasını taşır. Oluş zemininde ilkel benlik, zaman içinde değişerek bilince sonrasında özbilince dönüşür. Özbilinç, insanın doğadaki madde-form dünyasına yabancılaşmasıdır; düşünceye ve özgürlüğe açılmadır. Varoluşu içinde nesneleri yadsıyan ve dönüştüren bilinç, dil ile zihninde ortaya çıkan düşünceyi, dünya gerçekliğinde nesneye dönüştürmek ister. Özbilinç, varoluş içinde “ne olduğunu” bilmek için, gerçeklikte nesne arar. Tin’in dünyaya açılması ile varlık kazanan özbilinç, onun gözlemcisidir artık.

Anlama Yetisi

Ayırma etkinliği, anlama yetisinin (anlak) kuvvettir ve işidir”. (T.F.) Anlama yetisi (verstand) her belirmiş şeyi, geçmişin etkisi ve sonluluğu ile anlar. Anlağın ayırma kuvveti, sonlu şeyin özünü, özdeşliğini duyu kesinliği içinde kavrayamaz. İnsan, anlam verirken; şimdi ve burada bilinci ile yargı üretir. Fenomen, belirmiş oluşunda, hem sonluyu; hem de sonsuzu taşır. İnsan duyu kesinliği ile kendinde-Varlık’ı kavrayamaz.


Duyu Kesinliği ve Olumsuzlama: Şimdi ve Burada

Duyu ile duyumsanan şey arasına kavramsal araç sokmadan bilmek, dolaysız bilme” dir. Karşımızdaki ile ilişkimiz dolaysız ve kabullenici olmalı, kendisini bize sunduğu halinde değişiklik yapmadan, onu duyumlarken betimlemeliyiz.” (T.F.) Duyu keskinliği, kavramsız ve dolaysız olduğu için doğru bilgidir. Ancak duyu kesinliği, mutlak doğrunun (hakikat) sadece bir anıdır (moment). Doğruluk, ancak tekil ve tikel olanı kapsayan tümel kavram ile ortaya çıkar.

Duyu, anlama yetisinin ardardalık ve yanyanalık kategorileri ile kavranır. Geceden sonra gündüz, ardardalık; ağacın yanında ev, yanyanalık ile anlamaktır. Duyu keskinliği doğru bilgiyi vermez ama doğrunun öncülü, algıyı yaratır. Duyu keskinliğinde beliren şey, her neyse “O” (ding) dur. Algılama ile bilinç, duyumdan sonraki ikinci uğrağını geçer. Algı ayrımı, olumsuzlamayı ve ayrımların birliğini üretir. Bilinç, çokluk içinde tekil varlığı algıladığında “bu dur” yargısına ulaşır.

Duyu kesinliği ile bilinç, “bu vardır” yargısına anlama yetisi ile ulaşır ama yargı, aynı zamanda bu olanın varlığını duraklatır, özünden ayırır. “dır” (auch) yargısı ile bilinç; kendiliği içinde belirmiş şeyi, diğer şeylerin çokluğu içinde ayrım ile algılar. “Bu bir evdir” dediğimde; bu, olumsuzlama dır. Belirmiş şey, karşıtlarını dışlayarak diyalektik içinde olumsuzlama ile belirmiştir.

Bilinç, anlama yetisinin ayrıştırarak kavrama işlemi ile “bu” derken, “şimdi” içinde meydana gelen bu, süre giden oluşun bir sonraki uğrağında değişecektir. Nesne olmuş şey, kendi içindir; ayrımdır ama aynı zamanda şeylerin çokluğu içinde bir başka şey içindir, dönüşecektir. Şimdi/Burada belirmiş olan (fenomen, görüngü), bir sonraki varlığın nüvesini taşıdığı için, tekilliği ile beraber tümeli de yansıtır.

Duyu keskinliği için Hegel, “bu nedir” diye sorar. Bu, varlık için Şimdi (now) ve Burada (here) var-oluş dur. Hegel devamında “şimdi nedir” diye sorar. “Şimdi, gecedir” dediğimde; yarın öğleyin yanlış olacaktır ama yarınki öğlen, bugünkü gecenin oluşunu içerecektir. İkisi de duyu kesinliğidir ama hakikat: “şimdi o dur”. Kendinde-şey (numen), şimdi ve buradadır ama kendinde olarak o, başka olmaya doğru devinerek, varoluş (existenz) kazanır. Tekil, şimdinin dışlayanı, buradanın ötekisi, kendini olumsuzlayandır; çelişki ile devam eder. “burası evdir” devinimi içinde “burası sokaktır” oluyor ise; ev ve sokak, sonlu ve tekildir. O zaman, “burası o dur

Hakikat, sonlu tekiller değil; onların var-oluşuna imkan veren Mutlak dır. Sınırsız oluş içinde şimdi ve burada beliren; özdeşliğini koruyacak ama bağlarını olumsuzlayarak, başka varlığa dönüşecektir. Algılama ve bilinç uğrağında Tin, Şimdi’nin içeriğinde ve birçok başka Bu’nun yokluğunda duyumsallaşır. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder