absürt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
absürt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünyayı Kurtaran Adam

“Cüneyt Arkın ve Aytekin Akkaya, bir nükleer savaş sonucu dünyanın 24 saat enerjisiz kalmasını araştırmak üzere uzay gemileriyle çıktıkları yolculuk sırasında bilinmeyen bir gezegene iniyorlar. Ve orada kendilerini bekleyen tehlikelerden habersiz araştırmaya koyuluyorlar. Filmde bilinmeyen gezegen için mekân olarak Ürgüp, Göreme yöresindeki Peribacaları kullanılacak. Sihirbaz, Saylonlu Kızlar, İskelet Adamlar, Kıllı Adamlar, Katran Adamlar, Ejder, Taş Adam ve Robot Cüneyt Arkın’ın kıyasıya dövüşeceği doğaüstü güçlere sahip ölümsüz yaratıklar olacak…”  Hey Dergisi, Mayıs 1982 



’Sana ulaşamamak kaybetmek değildir Dünya.’’

Dünyayı Kurtaran Adam, araklama senaryosu ve filmlerden aşırma dolgu görüntülerle, 1982 yıllı Yeşilçam’ına özgü sıradışı film. B türü sinemaseverlerin, ‘the best worst movies’ dedikleri, en iyi kötü filmler listesinde yıllardır üst sıralarda. Star Wars’tan arak görüntüleri sebebiyle ‘Turkish Star Wars’ adıyla da bilinir DKA. Bilim-kurgu diye işe girişilir ama az para prodüksiyon ve kırık dökük senaryo açığını kapamak için Yeşilçam’a özgü serserice çözümleriyle eşine rastlanmaz ucube görsel şölen olur. Tüm garabetine rağmen, kisch, çöp film denilen DKA’nın kült olmaktan öte özgün ve biricik sanat nesnesi olduğu iddiamı kim çürütebilir? İrfan ve niyet farklı olsa da, biricik olmak adına Pasollini’nin Domuz Ahırı’ndan ne eksiği var DKA’nın?


Dünyayı Kurtaran Adam

Galactica, Gordon Yeşilcamı:

DKA’ın senaryosu başta Galactica olmak üzere, Flash Gordon ve Uzay Yolu’ndan araklamadır. Sanılanın aksine, Star Wars anlatısı yoktur, görüntüleri vardır. Galactica’daki kayıp dünyalarını arayan ve Saylonlularla mücadele edenlerin Yeşilcam versiyonudur.

Galactica’daki semitik-mistik ‘13. Kavim’ miti ve kayıp kıta, Türk-İslam sentezine tabi tutulur 12 Eylül vizyon günlerinde DKA’da. Nevşehir Hacı Bektaşi Veli Türbesi ve Yeraltı Kiliseleri, dinler arası diyaloğun görsel yansımasıdır; ‘Bilge’ dış sesle diyaloğu anlatır. Galaktica’taki yüzbaşı Apollo ve kaptan Starbuck dostluk ve rekabet ile Murat ve Ali karakterine ilham verir, sanki sette o gün yazılmış gibi çılgın diyaloglara. Kötülüğün lideri Sihirbaz, Flash Gordon’daki kötü büyücü Ming’in yerlisidir; Gordon’un tema müziği, sıkça kulakları çınlatır. Eklektik, çorbada tuzumuz olsun misali Arkın’ın hayalleri ve İnanç’ın haytalığı ile ortaya hiçbir şeye benzemez çıkar.

 

Komik

İnsana özgü olanın dışında komik yoktur, ki doğada komedi yoktur. Komik çoğunlukla, hayatın olağan akışıyla beslenir cinsten olmalıdır maalesef; ayağı kayıp düşen misali. Yoksa içinde taşıdığı hakikat nedeniyle; saçma, absürt ile yaftalanır ve görmezden gelinmeyle cezalandırır ahalide. DKA’nın benzetmek gibi olmasın, ayağı kayıp düşmüştür ama bir ciddi farkla, bile isteye. DKA ile kırmızı ve siyah peluş yaratıklar, alüminyumdan hallice robotlar, kıllı insansı canavarlar ve de kutsal parayı kazanmak için laubali film pratiğiyle endam eder. Ciddiyetle boşvermişlik, Yeşilcam stili koy rahvan gitsin yapımcılık şahikasıdır o, güzelim 1980’lerde. Ciddi olamayacağını bilmek ve güldürememek, sonrasında ciddi ile gülünç arasında hayta turlamalar ve sonuç diyaloglarda Şekspir’e röveşata çekmek.

 

DKA’ın Yapım Koşulları ve Rivayetler:

1990’lara kadar Türkiye’de yabancı filmler eğer tescil edilmediyse, telifsiz ürünler kabul edildiği için DKA’nın yaptığı görüntü ve ses alma, yasalar dâhilinde suç değildi ve 15’ten fazla yabancı ve yerli filimden ve belgeselden görüntü intihal edilir.


DKA’ın ilginç ve döküntü görsel-işitsel efektlerinde Kunt Tulgar’ın katkısı büyüktür. Tulgar, tıpkı Çetin İnanç gibi Yeşilçam usulü fantastik-avantür filmler üretir yapımcı-yönetmen olarak ve İstanbul semalarında uçurduğu Ken bebekli ‘Süpermen Dönüyor’ ile tanınır. Açılışta İki kahramanın düşmanlarla uzaydaki çatışması sahnesi, Tulgar’ın fikridir; ilk Star Wars filminin gösterim kopyasından negatifleri alır, keser ve kurgular. Stüdyoda aydinger perdenin arkasından yansıtılır, perde önünde iki kahraman uzay aracı kokpiti içinde görüntülenir. Tulgar filmin ses miksajını da yapar;  başka filmlerden ve özellikle Raiders of the Lost Ark gibi tematik müzikleri kullanır, böylece ses-müzik miksajı da hilafsız aşırma olur. Lazer silah ve ışınlanma efektleri, film negatifinin üzeri toplu iğneyle kazınarak yapılır. Yeşilçamın efsane figüran-aktörü Yadigar Ejder, filmde kıllı adam olarak yer alır. Yüksek sanat sıfatlarıyla goygoy yapan Çetin İnanç yıllarca ‘Yetenekleri varsa, daha kötüsünü çeksinlerde, göreyim.’ der.

 

“Jet Rejisör” Çetin İnanç diyor ki:

“Serseri bir gençtim. Ben özürlü de olsa çocuğumla alay ettirmem; hem biz, 2300 yılının filmini yaptık. Cüneyt’in senaryosuna benim eklemelerim oldu. Filme akıllı başında adamlar da gelir diye; dinler savaşı, iyiyle kötünün mücadelesi, arkadaşlar arasındaki rekabet, ihanet gibi temel konuları kattık. O zaman şimdiki imkânlar yoktu, biz yoklukta yaptık. Aksiyon filmleri yaptım ama istediğim filmi hiçbir zaman yapamadım. Bazıları benim için ‘palavradan filmci’ der. Hayat palavra be, hangimiz palavradan değiliz?” 


Dünyayı Kurtaran Adam

Saçma

Akla ve mantığa aykırı tanımıyla sıfat kullanılan saçma (absürt); aynı zamanda insanın kendi varlık-deneyim alanını kapsayan ve çelişkilerle yaşamın tümüne sirayet eden akıldışılığın, bilinç ve anlamlandırma düzeyindeki idrakidir bazı bazı. Bu idrak sürecini ve Hiçlik’i, uzun uzun anlatır Albert Camus iki dünya arasında kalmasıyla.

Bir olaya, bir anlatıya veya DKA filmine saçma sıfatını, betimini layık gören eğilim; tüm tekilliklere sirayet etmiş saçmanın olumsuzluğunu ve olumsuzlama kaldıracını sindirme enerjisidir. Sektör olmuş sanat, gündelik beğeniye ve temayüle uyumsuz gerçeklik anlatılarını, kitch (çöp, değersiz) diye hazırlıklıdır sınıflamaya.

Biçimsizliği harman eden komik ve ötesi mizah (humor), uyumsuzlara dergah açan saçma; münevver ikilidir akademik olmayan felsefenin ciddi bir iş olmasında. Karşılaşmanın ve karşılaştırmanın bizatihi kendisi saçmalığı doğurur. Saçmaya öykünen eser, kabul görmeyeceğini bilir; yakışık almaz sıfatların hepsi onun olacaktır. Sıçrayarak aşmaya heveslidir saçma estetik ve sadece ortaya koyma, estetik veya kafidir.

 

DKA’dan Çılgın Diyaloglar:

- İnsan beyin moleküllerinin sıkıştırılmasıyla oluşturulan bir tabaka, dünyayı koruyordu….

- Korktuğumu söylersem beni ayıplar mısın? / - Kork, ama belli etme….

- Sana âşık oldu / - Hayır. Sadece hissetmenin güzelliğini sezdi…

- Vücudundan kurtul, sadece zihnin ve ruhun ile yaşa. O zaman toprak altında nefes alabilirsin…

- Bana uzayda kimse karşı duramaz…

- Burası Hacı  Bektaşi  Veli Hazretlerinin türbesidir evlat. Bin uzay yılı öncesinden kalmış. Dünyadan kopmuş bir yatır…

- Burada zaman yoktur. Ölümsüzlük vardır. Zamanı aştık biz. Ben 1000 yaşındayım ama ruhsal değil, bedensel ölümsüzlüğe sahibim…

- Sana ulaşamamak, kaybetmek değildir Dünya...

 

Kişisel Hatıram:

1990’ların başıydı sanırım. Apartman çatı arasında bulduğum eski ve renkli dergileri, gazeteleri okuyordum; o zamanlar yakın geçmiş merak edilesi, keyifli geliyordu çocuk aklımca. Bekledikçe sararan sepya rengi gazete kağıdı ve rutubetle yeşile giden kağıt dokusu, bana iyi geliyordu. Yine bir gün çatıda dolanırken, ‘Hey Dergisi’ geçti elime ve Arkın’ın film haberini gördüm ve resimlere baktım heyecanla. Bilim-kurgu diye hayal etmeye çalıştım filmi, izlememiştim, sinemalarda 7-8 önce oynamıştı, yerli yıldız savaşlarımı merak ettim. Birkaç ay sonra, hafta içi bir öğle saati Türkiye’nin ilk özel kanallarından Teleon’da denk geldim. Gelmez olaydım, hayal kırklığına uğramıştım ama film muhteşemdi.

Hayal derken, Amerikan sineması ve yaşam tarzıyla büyümenin verdiği hayal dünyası. Kırgınlık derken, yolunu bilmez ergenliğimin karanlık içinde yurt arayışını hatırlıyorum. Dünya’nın neredeyse her karış toprağı aynı hayal ile yaşıyor ve yaşatılıyorken; Dünya’yı Kurtaran Adamı’ın Türk olması, içinde yaşadığımız ve ayağımın toprağa değdiği düzlemde tabi ki; hayal kırıklığı olacaktı. O günden sonra hiçbir hayal kırıklığım, DKA kadar neşeli, berduş ama biricik olmadı.


Hey dergisi, 1982