Her varlık, sınırsız
oluş içinde, kendinde ayrımı ve olumsuzlama
ile sınırlı belirmedir, fenomendir. “Tüm şeyler ilkin kendindedirler, ama
sonlanmaz. Nasıl ki tohum, kendinde bitkidir ve yalnızca kendini geliştirmeyi
imliyorsa, genel olarak şey de, kendi-içine yansıma olarak yalın
‘kendinde’sinin ötesine geçer.” Oluş içindeki varlıkların gelişiminde sıçrama, kapsayarak aşma ve kesinti vardır. Varlıklar zemininde kesinti
ile aynı zamanda gelişme, sıçrama meydana gelir. “Bir fenomenin meydana gelişini ve yok oluşunu, dönüşümün
kesintisizliği ile açıklamak yavan bir totolojidir. Çünkü bu açıklamada,
meydana geliş ve yok oluş, zaten olup bitmiş bulunmaktadır. Bu ise dönüşümü,
sadece dış farktan ibaret bir değişme haline sokmak demektir. Bir şeyin ortaya
çıkışı veya yokoluşu, varlıkların dönüşümleri, yalnızca bir nicelikten başka
bir niceliğe geçişten ibaret olmayıp, aynı zamanda nicelikten niteliğe ve nitelikten niceliğe geçiştir. Diyalektik adını
verdiğimiz, birleştirici akılın yönettiği yüce devinimdir. Birbirlerinden
tamamıyla kopmuş görünenler, kendiliklerinde, kendileri ne ise o olarak,
birbirlerinin içine girerken devinime girerler. Bir fenomenin yerini başka bir
fenomenin almasına yol açan bu geçiş, dereceli
gelişme ve evrim içinde kesinti oluşturur.”
Anlama Yetisi ve Birleştirici Akıl
Görünen
(Scheinende) zuhur eden, ortaya çıkan
fenomendir. Anlama yetisi (Verstand), görünüşleri birbirlerinden
kopuk ve tek başlarına görünür. Doğru (hakiki olan) ile Yanlış,
belirlenmiş düşüncelerin, anlama yetisi’nin ürünleridir. Bu tür düşünceler, her türlü devinimden yoksun, tikel
özler biçiminde ortaya çıkarlar. Biri bir yandayken öteki öbür yanda yer alan,
aralarında hiçbir alışveriş (Gemeinschaft) kuramayan, katı bir biçimde
birbirlerinden kopmuş, yalıtık özler. Bu görüşe karşı şunu vurgulamak gerekir: Hakikat (die Wahrheit) elden ele,
cepten cebe dolaşan basılı para
değildir. Bir yanlıştan söz etmek ne denli anlamsızsa, bir kötüden söz etmek de
o denli anlamsızdır. Nasıl bir yanlış yoksa, bir kötü de yoktur.” Birleştirici akıl (Vernunft) görünüşlerin
durağan ve kopuk değil; birlikte devinimleri ve kendilikleri içinde betimidir. Bilinç
için varoluş, kuşkudur; nesne ile
kavram arasında sürekli uyuşmazlık
vardır; uyuşmazlığın aşılması için ölçü, deneyim
dir. Bilinç dünyayı seyre daldığında,
önceki bilgilerin ve ölçülerin doğruluk iddialarını bir kenara bırakıp; henüz tamamlanmamış olanı deneyim etmelidir;
çünkü “Hakikî olan (doğru), olanın
tümüdür.”
Olumlama ve Olumsuzlama
Tin (İde), başlangıçta dolayımsız dır; sonrasında olumlama ile Doğa’da belirmiştir. Ama Doğa, form ve madde içinde mekanik dünyadır ve bu, Tin’in özgürlüğü ile çelişkilidir. Olumlama ile özüne çelişen ama aynı zamanda böylece dünyalaşan Tin, sonraki aşamada olumlamayı olumsuzlama (Negation) yapar ve böylece iki var-oluş ayrımları ile ama bir arada ortaya çıkar. Ayrım ile zeminde belirenler, çelişki içinde birliktir. Çelişki ivmesiyle ortadan kaldırma gerçekleşir.Ortadan Kaldırma (Aufheben)
Uğrak, sınırlı
varlıkların, sınırsız oluş zemini içinde var-oluş kazandığı andır. (evre, aşama, moment) Varlıkların farklarını ortaya çıkaran diyalektik ilkedir uğrak. Farkları
ile belirmiş varlıklar ortadan kaldırma (Aufheben)
ile ayrımlarını muhafaza edilerek ama görünüşlerini kaybederek bir başka var-oluşa
geçer. “Temel bir belirlenim, her yerde
açık seçik kendini gösteren bir belirlenimdir; özellikle Hiçlik (Nichts) kavramından titizlikle ayırmak gerekir. Hiçlik
dolaysızlıktır, oysa ortadan kaldırılmış olan, dolaylanmış bir şeydir ve
olmayandır. Kendisini ortadan kaldıran, bu yüzden hiçliğe dönüşmez. Ancak,
dolayımla bir varlıktan çıkmış bir sonuç olarak, kendisinden geldiği ve içinden
çıktığı şeyin belirlenmişliğini sürdürür. Ortadan kaldırmanın (Aufheben) iki anlamı vardır: hem
muhafaza etmek, saklamak; hem de kesmek, durdurmak, bitirmek, son vermek... Bu
şekilde, ortadan kaldırılmış olan aynı zamanda saklanmış, muhafaza edilmiş bir
şeydir. Saklanmış olan yalnızca dolaysızlığını yitirmiştir, ancak yok
edilmemiştir...” (Mantık Bilimi)
Hegel’e göre Varlık, sonsuzluğunun
tedirginliği (?) dürtülen Mutlak’ın
(Absolute) kendini evrene açmasıdır..