Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cumhuriyet Dönemi Türk Irkı Araştırmaları



Öjenik ve Kafatası Bilimi


Kafatası üzerinde ırk incelemeleri, Darwin'in "Türlerin Kökeni" kitabı ve farklı Antropoloji cemiyetlerinin faaliyetleri ile birlikte Avrupa'da 1870'lı yıllarda başlar. Yine aynı dönemlerde Öjenik bilimi gelişir. Öjenik, Yunanca "soydan asil, doğuştan iyi" anlamındadır. Öjenik hareketin kurucusu Francis Galton, 300'e yakın aileyi inceler ve yaşam koşullarından önce, genetik mirasın ırktaki önemi üzerinde durur ve ari ailelerin kendi aralarında yapacakları evliliklerin ırk ıslahı için temel olduğunu ileri sürer. Onun ortaya attığı ari ırk ve ıslah düşüncesi tüm dünyada yankı bulur, ilgi görür ve çok sayıda Öjenik kuruluş faaliyete geçer. Bu alanda kullanılmak üzere,  kraniyometri yani kafatası ölçer bulunur ve kafatası bilimine Frenoloji adı verilir. Sonrasında Öjenik bilim, Naziler tarafından tam olarak devreye sokulur.

Türk Tarih Tezi

Cumhuriyet'in kurucu ideolojisi, Anadolu topraklarındaki ulus devlet kurumsallığını, bir yandan da tarihsel kaynaklara ve değerlere göre yeniden inşa edebilmek için "Türk Tarih Tezi" adlı, o dönem ve bugün belli yönleri ile bilimsel, çalışmayı yürütmüş ve Dünya'ya duyurmuştur. Ders kitabı olarak okutulan "Türk Tarihinin Ana Hatları" adlı eserde, Türk Tarih Tezi  yer alır; devamında 1932 ve 1937 Tarih Kongrelerinde antropolojik ve arkeolojik bulgularla yerel ve uluslararası bilim dünyasına tez tebliğ edilir. Türk Tarih Tezi'ne göre Hititler ve Sümerler başta olmak üzere birçok kadim Anadolu ve Ortadoğu halkları, ırk ve kültür olarak Türk dür; hala  devam eden arkeoloji, filoloji ve etnoloji çalışmalarındaki bazı veriler, bu tezin iddiaları ile uyumludur. Tezin en can alıcı noktası, Batılı tarihçilerin söylediklerinin aksine Orta Asya'dan gelen Türk kavimleri, Barbar ve Sarı Irk değildir; Hunlar döneminden beri Avrupa ile kaynaşarak medeniyeti meydana getiren Beyaz Irk mensuplarıdır.

Atatürk ve Türk Irk Çalışmaları

Cumhuriyet dönemi ırk çalışmaları, Atatürk'ün emri doğrultusunda 1925 yılında kurulan Türk Antropoloji Enstitüsü ve Türk Antropoloji Mecmuası ile başlar. İstanbul Üniversitesi’nde bağlı Türk Antropoloji Enstitüsü'nün amacı, Türk ırkının, Sarı ve Dolikosefal değil; Beyaz ve Brakisefal Irk olduğunu kanıtlamaktır. Türk Antropologlar, Cumhuriyet'in ilk yıllardan 1945 yılına kadar Anadolu insanını ve Türk Irkını araştırır. Atatürk, Türk Tarih Kurumu'nun başına manevi kızı, Afet İnan'ı getirir. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarda, Türklerin tarihsel birikimi analiz edildir ve 1932'de 1. Türk Tarih Kongresi yapılır; tarih tezi dünyaya sunulur. İlerleyen yıllarda, 2. Türk Tarih Kongresi Eylül 1937 yılında Atatürk'ün önderliğinde Dolmabahçe Sarayı'nda toplanır. Kongrede iki tane bilimsel sunum dikkat çeker; birisi Sadi Irmak'ın "Türk Irkının Biyolojisine Dair Araştırmalar, Kan Grupları, Parmak İzleri" diğeri ise, Nureddin Onur'un "Kan Grupları Bakımından Türk Irkının Menşei Hakkında Bir Etüt" adlı sunumlardır. 


Alpin Irk

Yapılan araştırmalar sonucunda Türk araştırmacılar, Türklerin, Alpin Irk olduğunu açıklar. Buna göre Türkler, Beyaz (Aryan) ırkın üç kolundan biri olan Asya kökenli Alpin Irkına kan soyu ile bağlıdır. Bu bağlamda, Balkan ve Kafkas halkları da, kültürel ve genetik melezlemeler dolayısı ile Türk kabul edilir. Daha çok Anadolu Yörükleri'nin kan grupları ve üzerinde incelemeler yapan Sadi Irmak, ayrıca parmak izlerini kendi sisteminde kategorize eder ve parmak izi sonuçları üzerinden Türk milletinin Avrupalılar'a yakınlık gösterdiği iddia eder. Öjenik hareket, Türkiye'de ilgi görür; Dr. Mazhar Osman Uzman, 1939 yılında "Öjenik" adında bir konferans verir ve kendi üstün ırk düşüncesini açıklar; yine aynı tarihlerde ırkın korunması tezini savunan Mustafa Rahmi'nin "Islahı Irk" isimli eseri yayınlanır. 

Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri

1937 yılında tüm Türkiye'yi kapsayan antropometrik anket, kafatası ölçülmesi testlerine başlanır ve Çalışma sürecinde kafatası ölçümü için mezarlar bile açılır. Yurtdışında antropoloji eğitimi alan Afet İnan, kafatası, boy ve kilo gibi 23 farklı ölçüm tekniği kullanır; yurt dışında öçlüm aletleri getirilir; ölçümler için Türkiye on bölgeye ve ekibe ayrılarak incelenir. Açılan mezarların içinde en önemlisi Mimar Sinan'ın mezarıdır ve onun Ari Türk olduğu kanıtlanmaya çalışılır. Çalışma sonucunda 64 bin kişi üzerinde anket, ölçüm yapılır. Veriler sonucunda Afet İnan, 1947 yılında "Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri ve Türkiye Tarihi” adlı çalışmayı yayınlar. Kitapta, Ari Türk Irkı’nın özellikleri ve kafatası ölçüleri açıklanır. Bu çalışmaya göre: “Türkiye’de yaşayan halkın çoğunluğu orta boyludur, kafa karinesi 80 ve üzerindedir ve de bu bakımından Brakisefal kafalıdır. Mongoloit tesir pek azdır. Burunlar düzdür. Cilt nadiren çok esmerdir. Gözler açık, hatta ekseriyetle çok açıktır. Saçların çoğunluğu orta yani kestane rengindedir. Şu halde Türkiye halkı umumiyetle ‘Homo Alpinus’ denilen Avrupa’nın büyük Beyaz Irkına mensuptur."
O günün koşullarda çoğunlukla ideolojik ve biraz da romantik olan Türk tarih tezi ve ırk çalışmaları sonrasında; Anadolu insanlarının farklı etnik yapılardan müteşekkil olduğunu gören Atatürk ve arkadaşları, ulus devlet olmak ve onu sürdürebilmek adına, "Ne Mutlu Türküm Diyene" ifadesini kullanırlar.