“Onlar mağaralarında
üç yüzyıl
ve buna ilaveten
dokuz yıl kalmışlardır.”
(el - Kehf,25)
Öldükten
sonra diriliş,
semavi dinlerden önce efsanelerde yer alır. Kutsal Hint destanı Mahabharata’da yedi kişi, peşlerinde bir
köpek ile dünya yaşamından vazgeçip, mağarada inzivaya ve ölüm uykusuna
çekilirler. Yedi Uyurlar kıssası, Tevrat
ve İncil’de geçmez ama Kur’an’da yer alır; nerede ve zaman
yaşandığı belirsizdir.
Hıristiyanlık’ta Yedi Uyurlar
Hıristiyanlıktaki yeniden diriliş
öyküsü, "Efes'in Yedi Uyurları"
olarak bilinir. Rivayete göre, Hıristiyanlığa
karşı olan İmparator Decius (Dakyanus)
Efes'e gelir ve halkın yeniden pagan
tanrılara tapmasını ve adak sunmasını emreder. (M.S. 250’li yıllar) Yedi genç, tek tanrıya (Tevhid) inandıklarını söyler ve putlara tapmayı kabul etmezler. Ölümle
tehdit edilen gençler, şehirden kaçıp; yakındaki bir mağaraya sığınırlar. Yedi
genç, korku ve üzüntü ile mağarada sürekli dua eder; sonrasında açlık ve
yorgunluktan uykuya dalar. Olayı duyan Decius, gençlerin diri diri ölmesi için
mağaranın kapatılmasını emreder ve “Açlıktan
susuzluktan ölsünler, mağaraları kabirleri olsun” der. Mağara kapatılırken
iki kişi, gençlerin hikâyesini bakır levhalara yazıp geleceğe aktarmak için
mağara duvarına koyar.
Hristiyanlıkta Yedi Uyurlar ikonaları
|
Aradan
yıllar geçer; yedi genç, 158 yâda 197 yıl
sonra uyanır. Onlar, sadece bir gece uyuduklarını zannederler.
Gençlerden biri, (Diomedes-Yemliha)
yiyecek almak için şehre iner. Esnaf, gencin elindeki eski parayı görünce çok
şaşırır; para Decius zamanına aittir ama gün, imparator II. Theodosius dönemidir. (M.S.
450’li yıllar) Diomedes, hayretle "Nasıl
olur? Ben dün uyudum, bugünse uyandım" der. Olay, hemen tüm şehre
yayılır; papaz ve vali sorguya çeker ve genç yaşadıklarını anlatır. Theodosius
mağaraya gelir; gençler, yeniden dirilişin gerçek olduğunu; Tanrı’nın
kendilerini derin uyku yatırdığını ve hikmeti ile kıyametten önce dirilttiğini söylerler. Sonrasında yedi genç, tekrar uykuya dalar. İmparator bu olayı diriliş mucizesi (resurrection) olarak kabul eder; gençler, Aziz ilan edilir; mağaraya Bazilika yapılır. İsimleri: Dionysius, Maximilian, Lamblicus, Martinian,
John, Exacustodianus, Antoninus dur.
Anlatı, yazılı kaynaklarda ilk defa 4. yüzyıl Süryani metinlerinde görülür. Hıristiyanlara
göre mucize, Efes’te gerçekleşir.
Roma ve Bizans döneminde çok sayıda insan, Yedi
Uyurlar ile birlikte yeniden dirilme arzusu ile Efes’teki bölgeye gömülür. 1926’da
yapılan Efes kazılarında, Panayır Dağı’nın
doğu yamacında bulunan kilise ve mezarlık
kalıntıları, M. S. 5. yüzyılda (II. Theodosius dönemi) yapılan bazilikaya aittir.
Hıristiyanlığın erken döneminde etkili olmuş Yedi Uyurlar inancı, sonrasında önemini
yitirir. Katolikler, 7 Temmuz'da; Ortodokslar, 4 Ağustos-22 Ekim arasında,
gençleri yâd eder. Protestanlar,
konuyu apokrif bir efsane kabul eder.
Efes Yedi Uyurlar Mağarası |
Söylencenin Yahudi Kökeni
Diriliş
öyküsü, Hıristiyanlıktan önce Yahudilerin
yaşam öğretisi Talmud’da geçer;
kitap biri yetmiş, diğeri altmış yıl uyuduktan sonra dirilen iki kişiyi anlatılır.
Belki de, uzlete çekilme hikâyesinin kökeni, Hz. İsa’nın da mensubu olduğu Essene Kardeşliği’ne dayanır. Essenîler, M.Ö. 2. ve M.S. 1. yüzyıllar arasında yaşamış; katı ahlak
kurallarına sahip, çileci ve münzevi yaşamı tercih etmiş Yahudi cemaatidir. Esseniler’in
bir kolu, Ölü Deniz yakınlarında (Lut Gölü) uzlet içinde yaşamayı seçerler ve 1947 yılında bir mağarada bulunan Ölü Deniz Yazmaları, bu topluluğun (Kumran Cemaati) yaşam kanıtıdır. Tefsircilerine
göre, Kehf süresinde geçen mescid, rakim, ezka (helal yiyecek)
kelimeleri, kıssanın Hıristiyanlık öncesinde Esseniler’e ait olduğuna
işarettir.
İslamiyet’te Ashab-ı Kehf
Ashab-ı
Kehf (Mağara Arkadaşları) kıssası,
Kur'an-ı Kerim'in Kehf Suresi’nde
geçer. Sürenin 9-26. ayetlerinde, Allah’ın
varlığına ve birliğine inanan gençlerin, putperestlerin
tehditleri karşısında bir mağaraya çekilmesi ve orada 300 yâda 309 yıl uykuya dalıp, sonrasında Allah’ın hikmeti ile uyanmaları
anlatılır.
Tarsus Ashâb-ı Kehf mağarası |
Medineli Yahudi
din âlimleri, Kureyşli Müşriklere
peygamberliğini sınamak amacıyla Hazreti
Muhammed’e, Ashâb-ı Kehf, Zülkameyn ve Ruh hakkında soru sormalarını söylerler.
Ve aynı günlerde Kehf Süresi, vahiy olur. İlginç nokta, sahih hadis kaynaklarında Ashab-ı Kehf olayı
yer almaz. Sürede geçen “rakim”
kelimesi, kimilerine göre gençlerin yaşadığı bölgenin adı, kimilerine göre adlarının
ve olayın yazılı olduğu metal levha veya kitabe
dir. İsrailiyyât etkisiyle ortaya
çıkan Ashâb-ı Kehf, İslam coğrafyasında ölümden sonraki yaşam vesikası kabul
edilmiş ve kısas-ı enbiyâ, menâkıbnâme ve fütüvvetnâmeler’de yer almıştır.
İslam dünyasında Ashab-ı Keyf tasvirleri |
Mağaranın
yeri ile ilgili rivayetler çoktur. Ürdün-Amman,
Mısır, Cezayir, İspanya, Suriye ve Doğu Türkistan’da olduğunu iddia edilir.
Anadolu’da ise, Efes (Ephesos), Tarsus,
Lice ve Afşin’de (Efsus) olduğuna
inanılır. İslam âlimlerine göre, kıssanın yaşandığı yer Tarsus dur. (Bencilüs Dağı’ndaki
Ashâb-ı Kehf mağarası) Hz. Ali’ye
atfedilen yoruma göre gençlerin bulunduğu mağara, o dönemin Rum diyarı Afşin’dedir. Ashab-ı Kehf’ın adları: Yemliha, Mekselina,
Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş, çoban Kefeştatayyuş ve köpekleri Kıtmir
dir. İbnü’l-Arabî’den nakledilen rivayete
göre Hızır, dünyanın sonunda Ashâb-ı
Kehf ile birlikte ortaya çıkacak ve Mehdi’nin
en erdemli askeri olacaktır. Kur’an’da belirtildiği gibi, önemli olan kıssadaki
mekân-zaman ve kişiler değil; Tevhid ve
Ahret inancına dair alınacak ibrettir.
Kehf Suresi (9-26)
“O yiğit gençler mağaraya sığınmışlar ve Rabbimiz! Bize
tarafından rahmet ve bize, şu durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla,
demişlerdi. Bunun üzerine Biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar
perde koyduk (uykuya daldırdık). Biz sana onların başından geçenleri gerçek
olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de
onların hidayetini arttırdık.”
“Onları, uyanık sanırdın ama uyuyorlardı, onları sağa
ve sola çevirirdik, köpekleri eşikte ayaklarını uzatmıştı. Eğer onların
durumuna muttali olsa idin, dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden
için korku ile dolardı.”
“Böylece Biz,
aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık. İçlerinden biri: “Ne
kadar kaldınız?” dedi. Kimi: “Bir gün yâda günün bir parçası kadar kaldık”
dediler; kimi de şöyle dediler: “Rabbimiz, kaldığımız müddeti daha iyi bilir.”
“Böylece insanları
onlardan haberdar ettik ki, Allah’ın vadinin hak olduğunu, kıyametin şüphe
götürmez olduğunu bilsinler.”
“İnsanların kimi:
“Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir” diyecekler; yine “Beş kişidir,
altıncıları köpekleridir” diyecekler. Bunlar bilinmeyen hakkında tatmin
yürütmektir. Kimileri de “Onlar yedi kişidir, sekizincisi köpekleridir” derler.
De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan
çok azdır. Öyle ise, Ashab-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde
bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında (ileri geri) konuşan kimselerin hiçbirinden
malumat isteme.”
“Onlar mağaralarında üç
yüzyıl ve buna ilaveten dokuz yıl kalmışlardır.”
“De ki: Ne kadar
kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O’na aittir.”