Hellenizim,
19. yüzyılda Almanlar tarafından uydurulmuş
yapay bir kavramdır. Hellenistik,
“Grek yaşam ve düşünce tarzını izleyen”
anlamına gelir ve kendine Ari Irk modeli
arayan Batı dünyasının eko-politik tarih kurgusudur; maalesef kavram olarak yer etmiştir. Helenistik sanat, gelişmeler
sonrasında Ege havzasındaki birikimin Doğu coğrafyasıyla girdiği ilişkinin sentezidir
ve Ön Asya sanatıdır. (Helenistik
Dönem ve Sanat hakkında bir başka yazı için tıklayınız)
Helenistik
heykel, tapınak ve özel alandan çıkar; yaşamın tümüne yayılır; evin içine,
agoraya hatta tarlaya girer. Asyatik etkiyle, gündelik yaşamı işler; figür ve
anlatı biçimlerinde abartı ve grotesk
ön plana çıkar. Klasik dönemdeki tanrısal ifadeler; yerini yaşamın gerçeğine, şiddetine ve neşesine bırakır. Yunan idealini temsil eden Apollon
figürü yerini, yarı tanrı insan Herkül’ün
İşleri anlatısına bırakır. Yontu bazen acımasız gerçeği, bazen de görülmeyeni yansıtır. Birbirine zıt
eğilimler ve üsluplar ortaya çıkar.
Pergamon, Alexandria ve
Rhodos, dönemin başlıca yontu üretim alanlarıdır. Rhodos
Adası bronz heykel üretimi ve Lysippos’un okulu ile önemli merkezdir. Fakat
Rhodos’a ait kolossal ve bronz yontular, bronzun
dönüşümde kullanılması sonucu günümüze pek kalmaz; bu nedenle Helenistik
sanat, daha çok Pergamon ve Zeus
Altarı ile yorumlanır. Alexandria heykelleri, çoğunlukla gündelik hayatı taklit
eden grotesk temsillerdir. Tüm
bunların yanında atipik ve amatör
yontular, idoller de üretilir. Bulguların az, antik kaynakçanın sadece Plinius’un ansiklopedik kitabı olması,
önemli handikaptır.
Lysippos
portre, grup ve Kolossal (devasa)
heykel yapar, stilini ortaya koyar ve onla birlikte Barok üslup ortaya çıkar. Yontucular
arasında ortak çalışma dönemi başlar,
heykel ve kabartma atölyelerinde bir araya gelirler. Ön Asya sanatının
başlangıcı kabul edilen Halikarnassos
Mausoleum'u yapımında; ünlü yontu ustaları çalışır. Pergamon’da
beliren Barok sanat, aslında yoğun Asyatik
etki ile ortaya çıkar. Bergama Zeus Sunağı’ndaki Tanrıların Devler ile Savaşı frizleri, bu
ekolün en önemli temsilidir. (Bergama antik kenti ve Zeus Sunağı hakkında
bir başka yazı için tıklayınız) Diğer önemli eserler; Ağlayan Kadınlar Lahdi, Nereidler
Anıtı ve İskender Lahdi dir. Lakoon ve Dirke (Farnase Boğası) heykel
grubu, Rhodos ekolünün günümüze kalan izleridir. Halk sanatı, özellikle Terracotta (pişirilmiş
toprak) heykelciklerle günümüze ulaşır.
Keltler ve Ölen Galatlı Heykeli
Konar-göçer
ve istilacı Kelt kavimleri (Galatlar), Kuzey’in Barbarları olarak anılır geçmiş dünyada. Attika ve Anadolu’ya M.Ö. 8. yüzyılda gelen ve
demiri iyi kullanan savaşçı Keltler, Akdeniz havzasındaki birçok savaşta paralı asker olarak yer alırlar. Keltler,
krallık ve şehir kurmayıp haraç toplarlar; yerleşik hayata geçmeyip okuma-yazma
öğrenmezler. Akdeniz’de
yarı göçebe, korkusuz ve yağmacı kalırlar. Ön Asya’da kavimler halinde yaşayan Galatlar,
ilerleyen çağlarda yerleşik yaşama karışır. Ölen Galatlı heykeli, M.Ö. 230’lu yıllarda Pergamonlular’ın
Keltler’e karşı kazandığı zafer sonrası yapılır; fakat Roma replikası günümüze
kalır. Ölmek üzere olan Galatlı savaşçının bedenindeki
iradeyi yansıtır ve figür tüm yönleri ile kendini sunar. Asıl vurgu,
görülmeyen ama Keltleri dize getiren Pergamonlular’ın gücüdür.
Ölen Galatlı heykeli |
Sarhoş Satyr Heykeli
Heykelin orijinalinin M.Ö.
2. yüzyılda Pergamon’da üretildiği sanılır; Roma replikası günümüze ulaşan Sarhoş Satyr (The Barberini Faun) sonrasında Hadrianus Mozolesi'ne taşınır ve orayı süsler. 1620'li yıllarda Roma’da bulunur; Kardinal F. Barberini sahiplenir ve onun adı ile
anılır. Hasarlı olan sağ bacağı ve boyun kısmı restore edilir; bugün
Berlin’dedir. Yunan mitolojisindeki Satyr, Roma’da Faun ismini alır.
Satyr,
söylencelerde ormanlarda dolaşan keçi görünümlü, insansı hayvandır; Dionysos’un
esrimesini yansıtır. Sarhoş Satyr, antik stilin
değişimini hatta modernleşmesini
yansıtır; erotik simge kabul edilir.
Sarhoş Satyr heykeli |
Melos Venüs’ü Heykeli
1820 yılında
Ege’deki Melos Adası’nda
bulunur. 203
cm boyundaki heykel, M.Ö.
1. yüzyıla aittir. Osmanlı
topraklarında bulunan eser, Fransızlar
tarafından kaçırıldığı için bugün, İstanbul’da değil; Louvre Müzesi’ndedir.
Keşif ve taşıma sırasında kolları zarar gören Afrodit temsili, Praksiteles estetiğini yansıtır. Denge ve duruş ile Melos Venüs’ü, antik
dönem ideal güzelliğin en yetkin formudur
birçok kişiye göre.
Melos Venüs'ü heykeli |
Kolossal Rhodos Heykeli
Rhodos’un
kuşatılması karşısında kazanılan zafer sonrası, Lysippos’un öğencisi Chares’in liderliğindeki yontucular
tarafından yapılır. Güneş tanrısı Helios’u temsil eden Kolossal’ın yapımına
M.Ö. 290’lı yıllarda başlanır; on
küsur yıl içinde tamamlanır, 13 ton
bronz kullanır ve M.Ö. 230’lu yıllarda yaşanan büyük deprem ile
yıkılır. Plinius’a göre, 32 metre (110
ayak-70 kubit) yüksekliğindedir. Rivayete göre, liman girişindeki heykelin bacaklarının arasından gemiler geçer;
fakat o zamanki teknik birikimle bunun gerçekleşmesi çok zordur ama büyük bronz
kaide bulguları, heykelin varlığını doğrular.
Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri Kolossal
Rhodos heykelinden günümüze bulgu kalmasa da, fantezi olarak birçok çalışmaya konu olur.
Kolossal Helios Rhodos, fantazi resimler |
Samothrake Nike’si (Kanatlı Zafer Anıtı)
Günümüze
ulaşan Helenistik yontular Roma replikaları iken, Samothrake Nike’si orijinaldir. Zafer tanrıçası Nike'yi işleyen Kanatlı
Zafer Anıtı, Ege Denizi’nin kuzeyindeki Samothrake Adası’nda 1863 yılında bir tapınakta bulunur. M.Ö. 190’lü yıllara ait ve 328 cm yüksekliğindeki mermer yontuda, Perslere karşı kazanılan deniz savaşı sonrasında Rodoslular, zaferi
müjdeleyen Nike’yi gökyüzünden geminin
pruvasında inerken gösterirler. Samotrake Nike’si, parçalanmış halde
bulunur ve birleştirilir; sağ kanat
bulunamadığı için sol kanadın replikası alınarak sağda kullanılır; başı ve
kolları eksiktir. Uzmanlar, heykelin orijinalinde Nike’ın sağ kolunu yükseltmiş
ve zafer çığlığı atıyor gibi
durduğunu söyler. Nike’nin üzerine yapışan pelerin elbisesi (khiton) rüzgârla geriye doğru
havalanırken; öne doğru hamle yapan sağ
ayağı, esnek kalçası ve sol kanadı ile ortaya çıkan asitmerik ritim göz
alıcıdır.
Samotrake Nike’si heykeli |
İzleyiciyi karşısına alan; hatta temsili, izleyici
bakışına üstün kılan Helenistik Barok; estetik arzuyu, belirmiş olana öykünmeye
indirgediği için; bir yanıyla imge ile görünüm arasındaki kopuşun temeli olur.
heykelde Barok iz |