Fethiye Ölüdeniz'e doğru yola çıkmışım, daha doğrusu Fethiye'de bir koya tatile gitme halindeyim. Aktarma için minübüs beklediğim, bir bekleme salonundayım (gerçekte hiç Fethiye'ye gitmedim)
Bekleme salonunda tekim, sakinim, rahat....Birden üç tane lağam faresi ortaya çıkıyor. Lağam farelerinden nefret eder ve çok korkarım ama bu gördüklerim daha da korkunç... Lağam faresi zaten büyükken bunlar daha iri neredeyse kedi büyüklüğünde, bir tanesi morlu kırmızı bir renkte diğer ikisi leş simsiyahlar. Ayak çevremde yavaş yavaş geziniyorlar, nedense çok korkmuyorum. Bedenleri tuhaf, kedi fiziği var gibi, ama yüzleri o farenin çirkin korkunçluğunda, veba akıyor işte...
Birden hızlı hareketler yapmaya başlıyorlar, karabasan geliyor. Sol ayağıma saldırıyorlar. Çaresiz kalıyorum, pek kımıldayamıyorum, bacağımı ısırıp, etimi koparıyorlar.
Silkelemeye ve vurmaya çalışıyorum ama nafile, ayağım parça parça parçalanıyor. Öleceğim diyorum ama bu leş, yaşamaması gereken mikroplardan, kötülük tohumlarından olmamalıydı sonum diye de öfkeliyim. Bir taraftan can çekişirken, bir taraftan öfke ile tekmelemeye çalışıyorum...
Sol bacağımı neredeyse, belime kadar parçalıyorlar...Bir ayağım artık kopuk, kanımın rengi beklediğimden de soğuk, koyu...Korku ve ter ile uyanıyorum.
Mayıs 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder