Tragedya Yarışmaları ve Satir
Günümüze
sadece 36 tane Yunan tragedyası, Yunan site yaşamının
demokrasi unsurunun bir göstergesi olarak halk oylaması ile seçilen tiyatro yarışma eserleriydi. Tragedya
yarışmalarının teknik olarak formaları önceden belirlemişti. Yarışmacı
yazarlar, yarışmaya bir satir ve üç
tragedya oyunu ile dörtlü teknik ile katılıyordu. Tragedyaların giriş
bölümünü oluşturan satir oyunları, kırsal yaşamın izlerini süren anlatımlardı. Satir, öyküden çok şarap ve kırsal yaşam şiirlerine dayalı dans
içeren gösterilerdi. Şiir, dans ve doğa yönelik satir gösterileri, kırsal
alandaki bağbozumu şenliklerinin Yunan
site yaşamında devam eden formu idi.
Tragedyanın Doğuşu
Yunan
insanı site yaşamı ile doğaya/toprağa üstün gelse dahi, doğa yine de
tekinsizliğini ve gücünü hissettiriyordu ve insanlar, kozmosa şükran için “insan kurban etmeye” devam etti. İnsan
kurban etme ritüeli, site dışında ve barbar yaşam alanlarında bağbozumu
şenlikleri ile M.Ö. 6. yüzyıla kadar gelmişti. Yunanları M.Ö. 6. yüzyıldan
sonra bağbozumu şenliklerini site yaşamı içerisine aldılar ve evcilleştirip,
yumuşattılar. Polis içindeki bağbozumu şenlikleri, Akropolis'lerde düzenlendi.
En bilenen şenlik faaliyetleri; şarap içme, keçi kesme ve şiir okumaları oldu. Site yaşamı içindeki bağbozumu şenlikleri,
şarap tanrısı Dionysos anısına yapılıyordu. Dionysos, tekinsiz yaratıcı ve
şiddet dolu bir doğa tanrısı idi, iyi ve kötüyü içinde barındırıyordu. Polis akropolisinde yapılan bağbozumu
şenlikleriyle birlikte Tragedya doğmuş oldu.
Atina ve Athena
Antik
Yunan kültürü içinde tanrıça Athena,
Atina’nın baş tanrıçası olarak “doğmamış”
kadındı ve Zeus’un kafasından ortaya çıkmıştı. Doğmamış olmak, Yunan insanı için özgürlüktü, maddeden bağımsız
olmaktı. Atina yurttaşları farklı biçimde ticaret yapıyorlardı,
savaşçılıkları savaş tanrısı Ares izleğinde kılıç gücüyle değil, tanrıça Athena’nın
izinde söz becerisi ve kurnazlık üzerine kurulu idi, Odysseus’un yolculuğunda en büyük becerisinin kurnazlık olduğunu biliyoruz. Zanaatkârların, Yunan site yaşamında konumları
yarı yurttaşlar idi; zanaatın önemli kabul ediliyor ama görmezden geliniyordu.
En önemli tanrılar Zeus, Apollon, Artemis, Athena idi. Antik Yunan’da her
polisin tepesinde bir Akropolis (mabet) yapılmıştı.
Yunan Dünyası ve Boş Zaman
Yunan dünyasında
özgürlük, doğadan özgür olmaktı. Yunan insanı, özgür
olarak politika, sanat ve ticaret ile uğraştı, yani beden ile çalışmamaktı. “Boş zaman” kavramı, Yunan medeniyetinin
oluşma nedenidir. Topraktan ve kölelikten özgürleşen site vatandaşı, sahip
olduğu boş zamanı kendine ve site yaşamına ayırdı. Boş zamanın değerlendirmesi
olarak yaşanan bu biricik sıçrama ile Yunan sitesi; felsefeyi, sanatı ve bilimi
keşfetti. Felsefe, eylem olarak düşünme olduğu
için ilk önce boş zaman gerektiriyordu. Yunanlılar sahip oldukları boş
zamanı, düşünce eylemine ayırıp gelişkin bir felsefe oluşturdular.
Tragedyada ve Yunanlılarda Özgürlük
Tragedyalardaki
özgürlük arayışı, gelişen Yunan yaşamında kadına-doğa
ve toprağa bağlılıktan kurtulmaya çalışsa da, nihayi olarak doğadan
kopamadığını işaret ediyordu. Tüm tragedyalar, “kadın unsuru” üzerine kuruluydu. Yunanlı özgür erkek için, doğuran ve adet gören kadın; toprak ve doğa
olan bağını koparamaz ve özgür olamaz idi. Yunanlıların amaçladığı “mutlak
özgürlük” halinde insanlar, en az tanrıları kadar tanrısaldılar. Yunanlılar
kendilerini tanrı olarak görüyorlardı, çünkü özgür insan kaderine yöne
verebilen insandı. Özgür insanın,
tanrıdan tek eksiği ölümlü olmaktı. Tragedyada durumu, trajik hale getiren kadın
idi.
Tragedyanın
gerçeği, Yunanlıların hedeflediği mutlak özgürlüğün olamayacağı
gerçeğine dayanır. Özgür insan,
doğadan-topraktan-doğuran anneden-kaderinden bağlantısını mutlak olarak
koparamayacaktır. Yunan tragedyasına göre kadın, eğer değer olarak kabul
edilir ise; mutlak özgürlük artık zedelenmiştir, çünkü kadına değer vermek,
özgür insanın özgürlüğünü kısıtlayacak başka değerleri de yaşamına sokacaktır. İşte Yunan mucizesi burada gerçekleşir; tarihin
yaklaşık 100 yıllık zaman dilimi içinde Yunan insanı, hem felsefe hem de
tragedya üretmiştir. Mucize, bir taraftan mutlak özgürlük ile insanın en sonunda
hakikati bulacağını söyleyen logosa dayalı felsefe ve sanat ile insanın ölümlü
olarak bizatihi trajik olduğu ve kaderine-doğaya tabi olduğunu, mutlak
özgürlüğün yaşanamayacağını anlatan tragedya metinlerinin aynı dönemde üretilmesi
ve yaşanmasıdır.
Tragedya Metinleri
Oresteia Üçlemesi: Agememnon,
Adak Sunucular, Eumenides - Aiskhylos
Kral Oidipus
- Sofokles
Bakkhalar
- Euripides
Oidipus Kolonos'ta
- Sofokles
Medea
- Euripides
Thebai’ye Karşı Yediler
- Aiskhylos
Konuşmacı: İskender Savaşır
Ekleme ve düzenleme: Ahmet Usta
Konuşmacı: İskender Savaşır
Ekleme ve düzenleme: Ahmet Usta
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder