Psikanaliz ve Rölativizm Üzerine Tartışmalar
Psikanaliz ve Rölativizm Üzerine Tartışmalar
Psikanaliz
ve tarihsel maddecilik görüşünün iddiası; insan yaşamı hakkında her şeyi
açıklayabileceğidir. Psikanaliz
ve tarihsel maddecilik gibi bütünsel anlatıların karşısında en güçlü tepki
görüş, rölativizm/görecelik dir. Görecelik ekolü içerisinde; post-modernist ve post-yapısalcı
görüş gibi çok farklı yaklaşımlar bulunmaktır Görecelik bakış açısı içerisinde
Derrida gibi özgün ve önemli itirazları da ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Görecelik
teorisine göre, tarihsel maddecilik ve psikanaliz gibi büyük anlatı ekolleri, aslında
anlamlarını, anlamlılıklarını, meşruiyetlerini belirli arkaik geleneklerinden
alan yorumlardan ibarettir. Bu itiraza göre, büyük anlatılar, bırakılmış
izlerin hakikat olarak yorumlanmasıdır. 1960’lı yıllar birlikte güçlenen ve
önem kazan rölativizm, ortak insanlık durumuna cevap verme iddiasındaki
akımların son kertede sadece yorum olduğunu ve hakikate ulaşılamayacağını ileri
sürüyordu.
Genel
anlamıyla tarihsel maddecilik ve psikanalizin karşıtı olarak rölativizm, asıl
eleştirisini ilerlemeci görüşlere yöneltiyordu. Rölativistlere göre, tarihsel
maddecilik de, ilerlemeci ekolden geliyordu yani aklın, tarih sürecindeki
gelişmesinin doğal sonucu olarak uygarlığın oluştuğunu ve geleceği
müjdeliyordu. Rölativizm, ilerlemeci ve rasyonalist dünya görüşünün
eleştirisidir. Rölativizm, ilerlemeci görüşün müjdelediği akılcılıkla gelen
uygarlığın, insanın gelişimi kadar, insanın çöküşünü de getirdiğini göstermeye
çalıştı. Bu anlamda Hint uygarlığının güçlü geleneğinin akılcı modernleşme karşısında
gerilemesi, hatta yok olmaya yüz tutması, şematize bir uygarlık biçiminin hegemonya
göstermesi örnek olabilir. İlerici görüşün savunduğu akılcılık, tarihte iyi yaşam
koşullarına sahip ve güç olanların akılcı gelişimini gösterip, destekleyip
uygarlık dışı yaşam ve deneyimleri yok sahip, ortadan kaldırıyordu ve bu da
görecelik ekolü için ilerlemeci görünen finans-kapitalin siyasi amacının göstergesiydi.
Evrim yaklaşımı ve Genom Bilim
Diğer
bir ilerlemeci akım olan evrimsel gelişim bakış açısı ise;
doğanın/tarihin/tinin; bizim idrak, eylemlerimizden bağımsız olarak; kendini
varlık alına yakın olanları seçip yaşatarak, doğal seleksiyon ile ayakta kalmasını sağladığını,
diğerlerinin ise yok olduğunu açıklıyordu. Gerek görecelik, gerek ise evrimsel
görüş, söylemlerini sözcüsü oldukları siyasal yapı-kadrolardan alıyor, çok fazla entelektüel bilgi derinliği taşımıyor. Önemli bir gelişmeyi de dikkate
almak zorundayız: Genom Bilim ve gelişmeler, evrimsel görüş içinde Neo-Darvinizm
diyebileceğimiz bilimsel çalışmalar için çok güçlü veri ve araştırma bulguları
ortaya çıkardı ve devam ediyor. İnsanın gen haritası üzerinde yapılan inceleme
ve sonuçların getireceği yeni keşifler, ilerlemeci görüşün bilimsel olarak
önemini korumasını sağlayacak görünüyor. İlerlemeci görüşün tüm dünyada ilgi ve önem
kazanmasında etkili bir başka motivasyon ise, insanlardaki “tarihe yön verme”
duygusunu karşılıyor olmasıdır. İlerlemeci görüşün gerçekliğini güçlü kılan bir
diğer gelişme ise; nüfus artışı dolayısıyla artan artık birikimdir.
Sanat nedir?
Bir şeyin sanat eseri olması için ilk önce, insanın, belli estetik birikime sahibi olması gerekiyor. Genelleme yapacak olursak, tarih
öncesi eserlerin sanat eseri olarak incelerken, bugünkü anlamda sanat vasfına sahip eserler,
Eski Yunan medeniyeti ile başlamaktadır. Bu anlamda “Yunan mucizesi” denilen
gerçeğin temelinin sanatın doğuşudur, diyebiliriz. Eski Yunan sanatından önceki
sanat eserlerinin bakmak için değil, gizlemek ve gizlenmek amacı taşıdığını söyleyebiliriz. Tanrıça heykelleri ve mağara resimleri; Yunan
sanatı gibi göstermek ve bakmak için açık alanlar sunulmuyor, mağaralarda gibi uzak
ve ulaşılması zor alanlarda üretiliyor veya mezarlarda saklanıyordu.
Tarih
öncesi sanat ürünlerinin temelinde mahremiyet vardı, ifadesinin altında bugünkü
bakış açısından değerlendirdiğimizde gerçek anlamda maneviyatın, hatta dinin yattığını
rahatlıkla söyleyebiliriz. Sanatın doğuşu kapsamında inceleyeceğimiz eserler,
daha çok görsel eserlerdir. Tarih öncesi dönemde işitsel ürünler, müzik
konusunda kayıtlar elimizde yok, bu yüzden sanatın doğuşu sürecini, görsellik ve bakma üzerinden
değerlendiriyoruz. İnsan nedir ve insanlık tarihi nerede başlar, sorusunun kesin
cevabına bugün hala sahip değiliz. Araştırmalar
ve keşifler devam ediyor, yeni tartışmalar gelişiyor.
Konuşmacı: İskender Savaşır
Ekleme ve düzenleme: Ahmet Usta
Konuşmacı: İskender Savaşır
Ekleme ve düzenleme: Ahmet Usta
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder