güneş hiç batmayacak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güneş hiç batmayacak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Güneş Hiç Batmayacak!


Ne rüya, ne gerçek ama yaşıyordu orada tek başına.Yola çıktı ve umarlı olmak adına yürüdü. Ayağının altındaki yerküre, oldu cam küre ve içinden denizler akıyordu. Korktuğu denizin üstüne üstüne yürüdü.

C yürürken ilk kez liman değil deniz olmuştu. Kafasını kaldırıp hiç tatmin olmadığı ve kendine travesti gelen tarihi İstanbul’un gökyüzüne baktı.Şimdi ve yavaş yavaş gökte tuhaflaştı, o da kendine yabancılaştı. Altındaki suların mülksüzlüğü ile gökyüzünde acayipliği birleştirmeye başladı, bir güzel Dalgın Sular yaptı.

İstediği, sevdiği, özlediği ve özlemekten vazgeçtiği herkes, ince ince İstanbul’un gökyüzünde belirmeye başladı. Freddy Mercury ünlü olmanın zarafeti ile siyah-beyaz damalı tayt ile dans ediyordu gökyüzünde ve C’ye göz kırptı. Fatih Sultan Mehmet, İsa'ya methiye diziyordu ve hala seçiminde kararsızdı. 

Güneş bedenini parıldattı ve böylece C’nin feri sönmüş gözleri, ilkokul gibi alev aldı. Gözleriyle yeni dünya kuruyordu ve elinde sigara dumanı ile bulut kümeleri yaptı İstanbul'a maviden beyaza ilmik ilmik. Baba Bulut, rüzgardan ilham ile İstanbul yükseklerinde belirdi. Sesi yoktu ama yarı bulanık sureti vardı, latif kaldı.

Alice geldi o terk-i diyardan ve yanında beyaz tavşan ile. Tavşan 'beni affet ve güç ile donan.' diye seslendi C'ye. Bakındı çevresine, ama Daltonlar'ın en kısası ve sözde uyanığı Joe daha gelmemişti.Zeki Müren göründü ama silik kaldı; o da bizi görecekti işte. Uzaklardan Cem Yılmaz göründü,'En güzel şakayı senle yapacağız’ dedi. C nazire edercesine 'İsteyince’ dedi, Cem tebessüm etti.

Şen ve irfan gözlerinde büyüdü ve başını kaldırdı. Bu sefer sövmedi zahir olmayan C.C.’ye.Gökteki ahali gittikçe kalabalıklaştı; ünlü ünsüz sesler toplaşıyordu. Top atışı kıvamında ezan okundu ama gökyüzünde kimse ilgilenmedi. Makamı ezanın değişecekti; değişmesi şen ve şenlik için elzemdi. Masal şimdi başlıyordu, akıl ile aklın kendine masalı.

Uzaklardan Dionizyak, kadim Anadolu sesleri yükseldi. Acı ve haz, sınırda kalmak ve aşmak, dans ve düşüş, mazi ve neşe… Renkler ve sesler devran etmeye başladı. İstanbul, çarkıfelek oldu gökyüzünde ve C için dönmeye koyuldu.

Güneş hiç batmayacaktı, bir süreliğine söz verdi.