İrfan Notlarım-1


önsöz: kavram cümlelerim, ilk bakışta öncülsüz ve spekülatif gelebilir. sonrasında sade anlatımla, akademik-teknik dil cambazlıklarına kesinlikle yeltenmeden ve doğaçlama biçiminde anlaşılacaktır, umarım.

benim-bizim hikmet, batının felsefe dediği şey farklıdır. hikmet, irfana dairdir ve irfana sonra geleceğiz. şimdilik hikmet diyelim, insanın beden-bilinç içindeliğinde maddi doğasını ve maddi dünyayı doğru ya da doğruya yakın bilme isteği ve eylemidir. bir tanım olarak ‘ne yapacağını bilmemenin’ halidir hikmet arayışı. birkaç ne yapacağını bilmeyen insan, hikmet arar göçebe olduğu yaşam koşullarında. bu bağlamda hikmet, felsefenin düşünce üretme ve metin okuma paradigmasından çıkar ve hayata karşı eylemi ortaya koyar. eylem olarak felsefe etkinliğini - Kant, Niçe v.s. germen felsefecilerle ortaya konulmuşsa da- insanlık olarak bizler, çoğunlukla görmezden gelmişizdir. hikmet, asıl izlek irfana doğru düşünce ve emek ortaya koyarken ve varlığın bilgisini bilmek isterken; başka somut-soyut çalışmalar da yapar.

anlamak ve anlama yetisi, bilmek istemek ve bilmeyi sevmek sonucunda aklın -zeka değil, sadece cevher akıl- içinde bilinç-dünya diyalektiğinde oraya çıkar. fakat anlamak, tam olarak bilmeden ve bilmeyi sevmeden anlamak olageldiği zaman; irfan emeğinden uzak olduğu için hikmeti de yanılgıya düşürerek, çoğu insanların elinde kötülük vehçelerine dönüşür sıklıkla. Bilemeden ve bilgeliği sevmeden anlayanlar, habislik kamusal sıkıntısı içindeyken; tamahkar ve yalancı tavırlarla günbegün beslenir.

bilgi arkeolojisi çoğunlukla göstermiştir ki, -teknik-kavram bilgi fark etmez- uygarlık tarihinde insanın, kendine kar-fayda amaçlı zeka kullanımlı bilgisi, akıl için yıkımdır. kimi kötülüğe felsefi dizge kuranlar, ahlaksızlığı son noktaya taşınarak; aklı yani Tin’i yanlış tanıtmak için ‘aklın kurnazlığı’ gibi bir kavramı, adaletsizlik bilgisi olarak egemenlere sunar. bilmenin doğru ya da mantıkça gerekçelendirilmiş öncüllerinden çıkarılması ile anlamak ve anlama bilgisi olagelir. anlam ortaya çıkınca akıl olarak logos, hatta kozmos bütünleşir varlığına ve zamana.

sokrat’in ifşa ettiği fazilet, insan aklında içkindir. akıl insanda, evrene organik bağdır. akıl, zeka ve anlama yetisinin kötüye kullanımı içinde, irfandan uzaklaşır. gündelik avuntular içinde koşarken, ölümden önce hep ölüm gibi yanı başımızda olan Hiçlik hakikatine görmezden gelsek de, akıl yakınlaştırır. hikmet, akıl ve yöntemi ile sadece gerçeği gaye edinir ve emek verir: Adalet. ilahi adaletin olamadığı dünya insan emeği, adaleti tesis edecek akla sahiptir. irfan ve hiçlik. İrfan, gerçeği doğru bilme ve iyiye doğru anlamada insanın güçlü sezgisi. o da bir sonraki notlarda. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder