Mısır, Çin ve Mezopotamya Medeniyeti

Medeniyet Öncesi ve Sonrası

Günümüze ulaşan 45 bin ile 15 bin yıl öncesine ait figüratif bulgular, genellikle mağara duvar resimleri ve ana tanrıça putları (Venüs heykelcikleri) dır. İnsanların Venüs heykelciklerini, muska olarak yanlarında taşıdıkları veya mezarlarına koydukları anlaşılmıştır. Mağara duvar resimlerinde gördüğümüz dini ve mistik figür Şaman, arkeolojik bulgularda ana tanrıça ile bir araya gelmemektedir. Peki, şaman, ana tanrıçaya ibadet ediyor muydu? 
Stonehenge (aslı taşlar) ve Göbekli Tepe gibi arkaik tapınak alanlarındaki yaşam izlerine baktığımız zaman, tapınak inşası olmasına rağmen, çevresinde yerleşik hayatın olmadığını görüyoruz. (M.Ö. 10 binli yıllar) Benzeri tapınakların, anıt mezarların birçoğunun yakınlarında sarhoş edici bitkilerin, uyuşturucu ekildiği tespit edildi. İnsanlığın ilk tahıl üremi arpa, besin olarak değil; bira yapımı için kullanılmıştı. Bu veriler, yerleşik hayatın olmadığı dönemlerde dahi, insanların tapınak inşa ettiği ve çevresinde dini, coşkulu ritüler düzenlediğini göstermektedir.
Stonehenge - İngiltere

Mezopotamya: Mümbit Hilal

Neolitik Çağ ve M.Ö. 4 binli yıllarda, Mezopotamya’da tarım ve yerleşik hayat başladı. Tarımla birlikte sulama kanalları, hayvanların evcilleştirilmesi ortaya çıktı. Neolitik Çağ, kendi içinde çömlekli ve çömleksiz dönem olarak ikiye ayrılır. Çömlek yapımının ortaya çıkması ile ilk kez mesleki uzmanlık, zanaatkârlık başladı; devamında örme ve dokumacılık işleri gelişti. Mezopotamya’da başlayan sulama kanalı sistemi ve toprak paylaşımı ile birlikte şehir devletleri (Site) kuruldu. Şehir yaşamının ortaya çıkabilmesi için nehir boyları, ılıman iklim ve alüvyonlu-mümbit topraklar gibi coğrafi şartların olması gerekiyordu. Ur ve Uruk gibi önemli şehirlerle beraber asker, tapınak, köle sınıfı; ticaret ve para ortaya çıktı. Mezopotamya şehirlerinin diğer önemli özelliği, surlara sahip olmasıydı. Medeniyetin ortaya çıkması ile birlikte şaman ve ana tanrıça inancı geriledi, tapınak ve rahip sınıfı gelişti ve güçlendi.
İştar Tapınağı - Mari, antik Suriye


Mısır, Hint ve Çin Medeniyeti

Mısır medeniyeti, coğrafi konumu nedeniyle Mezopotamya’daki eko-kültürel değişimlerin belli oranda dışında kalarak, izole bir kültürel devamlılık gösterdi. Mısır teolojisinin en eski katmanına baktığımız zaman, Amun-Ra ibadetini görmekteyiz. Ra Güneş Tanrısı, tıpkı proto-Türkler’deki Tengri (Gök Tanrı) gibi alemleri var eden tek yaratıcıydı. Sonraki tarihsel katmanlarda ortaya çıkan Tanrıça İsis inancında ise, Mezopotamya’dan gelen insanların beraberinde getirdiği ana tanrıça inancının etkili olduğu düşünülür. Şehirleşme Mezopotamya’dan çıkıp, coğrafi sıralama ile önce Hindu-Ganj bölgesine oradan da Çin’e doğru yayıldı.
Amon Ra tasviri
Çin tarihi siyaset ve kültür olarak kendi has özellikler gösterir. Mezopotamya’nın etkileri olsa da, Çin’de site devletleri değil; beylik devletler kuruldu. (M.Ö. 2500’lü yıllardan itibaren) Çin’deki inançlara baktığımızda, Konfüçyüsçuluk bir din değil; yaşamın ve devletin devamlılığını amaçlayan ahlak öğretisi dir. Konfüçyüsçuluk, Tanrı’yı mutlak yaratan olarak kabul eder ama daha çok yaşama pratiğine yönelir. Çin’deki asıl din,  Tao dur. Tao, Tanrı inancının tekliği ile mitik olanın iç içe gelişmesidir.

Çin’in Ana Tanrıçası: Xi Wang Mu

Çin tarihinde arkaik dönemden gelen ve etkisi uzun süre devam eden ana tanrıça inancı vardır. Xi Wang Mu adlı ana tanrıça, Ortadoğu’daki bereket tanrıçalarının tüm özellerini taşır; ölümlülere ölümsüzlük, yaşama ve toprağa bereket verir, kozmosun devamlılığı için şiddet uygular. Çinliler Mu’ya “Batının Büyük Annesi” demişlerdir. Batı; batan güneş, ölümlülük, ölüm sonrası yaşam anlamındadır. Diğer coğrafyalarda pek görmediğimiz şaman ve ana tanrıça birlikteliği, Çin’de görülür. Xi Wang Mu rahibesi kadınlar; ayinlerde şaman rolünü üstlenmişlerdi.
Suret yasağı, Müslümanlıktan önceki arkaik dönemlerde de vardı. Buda’nın ortaya çıktığı, M.Ö. 550’lerden M.Ö. 400’e kadar olan dönemde Hint coğrafyasında suret temsili yoktur. Buda temsillerindeki suret yasağını kaldıran, Hint coğrafyasına yerleşen Helenistik Gandahar Krallığı olmuştur. Bozkır sanatına baktığımızda da suret yasağını görürüz. Gerek avcılık, gerek ise şaman resimlerde suretler belirsiz gösterilmiş, gizlenmiştir. Çin kültürünün bir diğer büyük farkı ise, hiçbir zaman suret yasağı olmamıştır. Kısaca, sanat tarihi açısından baktığımız da iki uygarlıkta suret yasağı yoktur: Yunan ve Çin
Xi Wang Mu, Çin kültürünün Ana Tanrıçası

Fayyum Portreleri

Mısır’ın Fayyum bölgesindeki yeraltı mezarlıklarından çıkarıldıkları için Fayyum Portreleri adı ile anılan ahşap plaka üzerine yapılmış eserler, Mısır kültürünün Roma egemenliğinde yaşadığı M.S. 1 ile 3. yüzyıl arası dönemde üretilmiştir. Ölmüş portre sahibinin kişisel özelliklerinin oldukça detaylı ve gerçekçi betimlenmesi ile “öte dünyaya” karşı merak-korku-özlem gibi birçok anlam ve beklentinin bir arada kullanıldığı eserlerdir Fayyum Portreleri.



Konuşmacı: İskender Savaşır
Ekleme ve düzenleme: Ahmet Usta
Dalgın Sular / Karaköy
Şubat-Mart 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder