2010’larda bir bahar ayı,
Sevgili siz ve sayın Eksen anlatırken düşünmeye ve anlamaya
çalışıyordum. Karşımda zarif bir kız, hem sizi anlıyor hem de not alıyordu,
yeşi yeşil bakıyordu. ilk kez yeşil'i anladım...
Daha önce hiç, Hegel'in öz-bilinç ve arzu diyalektiği
açıklamasını duyunca; bakışını camdan kaldırımlara çeviren, sokakları nazire
eden gözler görmemiştim. Çuvalla bakan kadın gördüm ama göz olarak bakışta
Nazar'ı ilk görüşümdü. İçime nüfus eden, yakıp geçen, akciğerimi yakan yeşil
gözler, bakmadan nazara uzanan göz....Günlerin geçmiş anısında bana kalan
hicran oldu.
Neden olarak, onu
korkuttuğumu söyledi, hatta dijital dünyada bile... O bunları söylerken tatil
için sanırım, T. Mann'ın memleketinde idi. Tesadüf bende, aynı günlerde
okuduğum en mükemmel roman ve ansiklopedi olan Büyülü Dağ'ı çoğu yerinin altını
çizerekten okuyordum ve yine aynı günlerde bana yaşam bahşeden annem
"kitap okuma, git çalış, limon sat" diyerek standart söyleniyordu.
Evet, hayatımda hiç bu kadar yanlış anlaşılmadım, takip eden
günlerde kendimi fazla kasmış olacağım ki, sezgi değil; sinir kusan mide
kramplarım geldi ve geçti...
Ama geçti işte, 3 yıl önce bilmediğim Morialara, Anankelere,
Deamonlara şimdi saygı duyuyorum, yada asli kusurun bende olmadığını idrak
ettim. Tabi ki ben trajik değil, melodramım.
Artık, benim için heyecan verenin göz değil, güneşsel
kalçalar olduğunu görüyorum, hissediyorum ve deneyimliyorum! Bu bir seçim
değil, yıkıma karşı sarılmam gereken bir zorunluluk, tek mesnetim, sırtımdaki
yumurta kefesi...Ve kırıp kırılacak olan sadece taşıyıcısı....
Yeşilmişik bayanın, son kez frankofon kibarlık performansı
olarak "kendine çok iyi bak" demesinden feyz alıp, eskiye göre bir
parça sağlığıma dikkat ediyorum; yürüyorum, doğal tütün içiyorum, daha çok
anlamsız ve uzun uzun yürüyorum. Ancak yürümek ile bazı şeylerden
uzaklaşabiliyorum, Sağlık olsun!,
Sayenizde ve yeni tanışlarla bir parça değişiyorum,
aydınlanıyorum... "Boş dükkana kira ödemeler" devam etmiyor mu,
ediyor ama artık dükkanların hakikaten boş ve bitik ruhlar olduğunu ve dahi
benden kıymetli olmadıklarını ve emek verseler dahi olamayacaklarını
deneyliyorum. Şimdi, gerçekten yalnızlığa, kalabalıkların içinde haytalığa
yakınım...
Eskisi kadar takıntılı değilim, daha aydın, zibidiyim ve daha da zibidi olmaya teşne gönlüm!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder