Arthur Schopenhauer (1788-1860) üç bölümünden oluşan ‘Yan Ürünler ve Geri Kalanlar’
(Parerga und Paralipomena) adlı denemesi ile felsefeyi, popüler kültürün ilgi
alanına sokmuştur.
.........
Dünyayı Tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar.
Alem, cevher olarak İrade'den müteşekkil olduğu için, insan için ıstırap kaçınılmazdır. Çünkü İrade, ihtiraslıdır. Durmayan ve doymadan tözdür İrade. Bizler, İrade'nin nesnesi olduğumuz müddetçe, o bize saadet ve huzur vermeyecektir. Açtır çünkü İrade. Tatmin edilmiş her istek, doyum ve durum vermeyecek; yeni ihtiras doğuracaktır. Güç olarak yekparedir İrade ve doğa üzerinden insanı peşinde sürükler.
Hayat derttir. İnsan tasavvur ile İrade'nin buyrukları karşısında yaşayacağı realitenin ıstırap olacağını nihayetinde kabul etmelidir. Kendine hakim olmalı, ihtirastan mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışmalıdır. Saadet, kendi kendine yetenlerindir. Çünkü İradenin ortaya koyduğu doğa, rekabet ister. Hayat mücadelesindeki her kazanım sonrası İrade'nin insana vereceği yeni hal, boşluk ve can sıkıntısıdır. Doğa olarak İrade, boşluk kabul etmez.
Kimi zaman umut, kimi zamanda umulan
şey aldatıyor bizi. İstemek, temelinde acı çekmektir. Yaşamak, istemekten başka bir şey olmadığına göre hayat, özü bakımından acıdan
ibarettir. Hayatın birinci yarısı, mutluluğa karşı duyulan yorulmak bilmez bir
istektir. İkinci yarısı, mutluluk denilen şeyin kuruntu olduğunu ve acıdan
başka gerçeğin olmadığının fark edilmesidir artık. İnsan hayatını hafiflemeyi ve boşluk duygusundan kurtulmayı amaçlar. İnsan can sıkıntısından kurtulmak için sosyalleşen
canlıdır. Pazar günleri can sıkıntısı ifşa olur.
Para, mutlak maldır. Hayat derttir; bilgi ve deneyim artışı insana esneklik verebilir ama selamet vermez. İrade'nin tezahürleri zeka üzerinde daha da belirginleştikçe; ıstırap o oranda artar ve felsefi, kültürel bilgi mutluluk vermez. Hayat genel anlamı ile dramdır; bazen bitimli keyifler ve görece eğlenceler olur. İhtiyaçlar dünyasında insanı, inadına yaşama sevgisi ile hayata bağlayan, yeter-neden ve zorunluluğumuz olarak kör İrade'dir. İnsan hayatı, istemek ve ulaşmak arasında akıp gider. Üreme, İrade'nin insan zekasındaki son gayesidir. Türün devamı ile doğanın kanunu İrade, kişileştiği insanda sonluluğa meydan okur. İntihar, İrade'nin inkarı olmayıp, onun kuvvetini tasdik etmektir.
Düşüncenin ve zekanın İrade'nin bağlarından kurtulması ve hakikati araması sanatın görevidir. Sanat ile gelmiş, İrade'den sıyrılmış bir bakışın doğurduğu doyum kıymetlidir. İradenin uyarımı olmadan baktığımız şeyler -Kant’ın güzel ve yüce dediği- bizde aydınlanma yaratır. Şeylerin çekiciliği, bize dokunmadıkları ölçüdedir. Lirik şiirin anlattığı, insanlığın en iç varlığıdır. Komedi İrade’nin güdülemesinde yaşama yöneltir; Trajedi razı olmayı ve yaşama iradesini olumsuzlayacak şuuru amaçlar. Müzik en rafine sanattır, görünüşleri dile getirmez, o İrade’nin ta kendisidir. Melodi insanın İrade karşısında duygularını ifşa etmesidir.
Hayatta en mühim eylem cinsel arzudur. Üstüne örtülen bütün örtüler arasından daima bize bakan ve görünmez merkez odur. Savaşların nedeni, barışın gayesi, ciddiyet ve mizahın temeli, taleplerin, sanatın ve dahi rüyaların sebebi odur.
Halis entelektüel bilinç, tefekkür içindeki insan hassas hale gelir. Bu hal, onu kalabalık içinde münzevi yapar. Adalet faziletinin kökeninde merhamet duygusu vardır. Merhamet, İrade’nin yaşamdan ve kişiden bitmeyen isteklerine karşı çıkmaktır. Yaşama İrade’sinin olumsuzlanmasıdır, insanın özgürce hareket etmesidir, sorumluluk alıp kendi dışına açılması şuurdur merhamet.
İrade'nin en yüksek şahıslaşması olan insan bu haliyle, aleme terk edilmiştir. Ölüm korkusu, felsefenin ve dinlerin doğuş nedenidir. Ölüm düşüncesi, ölümün kendinden daha eziyetlidir. Hiçliğin gelecek olması ile ortada kalmıştır insan. Kainat muammasını çözmeye, insan zekası ve felsefe yetersizdir.