Rüya,
bilinç-dil anlam çerçevesinin dışındadır; imgeler ve temsillerinden oluşur. Rüya, dilin sözdizimi ve özne-yüklem yapılanmasından farklı olarak;
bilinçdışının doyum itkilerini yansıtan kendi içlerinde de bağımsız
temsillerinden oluşur.
Rüya ile üç farklı dil yapısı
ortaya çıkar. Birincisi rüya sahibinin uykusunda
görülen “rüyanın imge dili”,
ikincisi rüya sahibinin rüyasını hatırlamak yada not almak için üretmek zorunda
kaldığı “rüyayı anlatma dili”, üçüncüsü analitik terapi çalışmalarında serbest
çağrışım tekniği ile ortaya çıkarılmaya çalışılan “rüyanın yorumlanması dili” dir. (Rüyanın evreleri hakkında bilgi
için tıklayınız)
Birincil ve İkincil Süreç
Topografik açılımda
rüya, bilinçdışı-bilinç öncesi/bilinç olarak ikili yapıdadır. Bilinçdışı,
birincil süreç; bilinç öncesi/bilinç ise ikincil süreçtir. Birincil süreç
içinde İd ruhsal enerji olarak engelsiz ve sınırsız tatmin etmek istemektedir.
İkincil süreç ise, gerçeklik ilkesinin etkisi ile doyumların erteleyip;
zaman-mekan formları ile neden-sonuç bağlantılarını üreten ve aktüel yatırım
nesnelerini oluşturan bilinç alanıdır. İkincil sürecin amacı birincil sürecin
sınırsız isteklerini, ekonomik-kültürel gerçeklik içinde bastırmaktır. Bu iki sürecin karşılaşması ve çatışması
her gece rüyada gerçekleşmektedir. Rüya bir dizi temsil ve yer değiştirme ile
arzularına tatmin ararken, ikincil süreç bilinçöncesi-bilinç eşiğinde ve uyku
fizyolojisinin bekçiliğinde bu arzuların bilinç düzeyine çıkmasına engel
olmaktadır.
Rüya
imgeleri, mekân ve zaman formunun
karmaşıklığında oluşur. Haz ilkesi ile hareket ettiği için hedefi; bilincin
dışında kalarak tatmin olmaktır, uyku içinde doyum bulmaktır. Rüya, anılar
kadar boşluklardan da oluşur.
Rüyanın Belirsiz Arzusu
Rüya, dilin gramer
kurallarını altüst eder. Rüyalarda özne, özne olarak belirginliğini
çoğu zaman kaybeder. Rüya, algı dilinin kullandığı eğer, şayet, o zaman, fakat
gibi durum-şart edatlarını devre dışı bırakır. Rüya, imgeler arasındaki neden-sonuç ilişkisi görünür içerikle değil;
gizli içerikle kurar.
Rüya,
insanın yasa tanımaz arzularıdır. Rüyada çelişki ve mantık yoktur, arzunun
tatmin arayışında her şey mümkündür. Arzu,
geçmişteki tatmin arayışını şimdinin
rüyalarında sürdürür ve zamansızlık içinde geçmiş, şimdi ve gelecek iç içe
geçer.