Müslüm Gürses ve Arabesk ve 90’lı yıllardan Anılar



90’lı yıllardan Gürses Anısı


17 yaşındayım, ilk kez aşık olmuş ve belki de son kez karşılık bulmuşum. Arkadaşım Ferdi ile tren yolu köprüsünün kenarında ucuz köpek öldüren şarap içiyoruz, elma yiyoruz. Tren yoluna bakan evinlerin birinden 90’lı yılların bir Müslüm Gürses şarkısının sesi geliyor. "Yosun tutmuş kaldırımın kenarı, artık yeter diyor sana kadın…" buna benzer sözler aklımda kalan. Arabesk takılıyoruz, içiyor, kuruyor, kuruya sarıyor ve Gencebay’dan “Kadere bak, kadere bak, çok çektirdin ikimize, şimdi özür diler gibi sevin dedi ikimize” yada Güllü’den “Oyuncak gibi”yi dinliyoruz.



Yıllar iki katına çıktı bugün, o gün çekilen ya da keyif alınan anların sayısalı iki katına çıkmış, organlar hafif hafif eskiyor, yıllar geçtikçe asli yalnızlıklarımız derinleşiyor, her şey arabeskleşiyor. Müslüm baba, 70’lerde başlayan müzik hayatında, 80’ler ve özellikle 90’ların ilk yarısında büyük ilgi görmüş ve kitleleri peşine katmış çok önemli bir ses sanatçımız. Hatta jiletçi Müslümcüler olarak anılan, kendi içlerinde fraksiyonlara ayrılıp ve kavga edip hatta birbirlerini yaralayan radikal gençlik toplulukları vardı. Belki de amaçları, "kimin daha arabesk" olduğunu kanıtlamaktı 2010'lu yıllara geldiğimizde, bu profilde radikal arabeskseverler çok az kaldı. Müslüm Gürses, tıpkı Sezen Aksu, Kemal Sunal gibi her Türk insanın sevdiği, dinlemese bile figür ve ses olarak değer verdiği bir insandı.

Müslüm Gürses - "Mutlu Ol Yeter" albüm kapağı


80’li ve 90’lı yıllarda Arabesk

Müslüm Gürses, çoğumuzun önceden bilmediği, 70’lerin sonunda  yaşadığı bir trafik kazası sonrası, kısmı duyma ve koku alma kaybı nedeniyle sahneye çıktığında refleks eksikliği gösteriyordu. Bu fiziksel engel, yurdumun tapon-ucuz entel-sosyal demokratlarının, onu “tu kaka etmesine" malzeme oldu. Aynı gönülsüzler tayfası, 80’li ve 90’lı yıllarda arabesk müzik dinlemekten utandıkları için kendilerine benzer kişilik ve ekonomiden gelen Kayahan’ı dinleyip, gizli arabeskçi takılıyorlardı. Aynı basiretsizliği şeytana çok şükür, ben çocukta olsam yapmadım.

Müslüm Gürses - "Anlatamadım" albüm kapağı

Müslüm Gürses’in Allah Vergisi Sesi

Gürses’in sesinin, doğuşkan ve armonik yapısı ile çok özgün olduğunu hep savundum. Müslüm baba, arabesk müziğin diğer kötü örneklerinin yanında zaten en büyük artı değeri, ses-fonetik özelliği ile gösteriyordu, özel bir şey yapmasına gerek yoktu. Konsonans, yani kulağa hoş gelen özgün seslerden birine sahipti. İlk dinlediğim yıllardan sonra, biraz aydınlanma sürecine girdiğimde Müslüm Gürses'in sesi ile ilgili inancım daha da arttı, bu ses bence soft rock müzik formuna mükemmel uyumlu olabilirdi. Yıllar içinde; Leonard Cohen ve Nick Cave gibi isimleri dinledikçe, Müslüm babanın sesinin, benim için daha kıymetli, dünya çapında ses olduğunu hissettim.


Kendi Sesini Gerçekleştiren Müslüm Gürses

Edebiyatçı olarak okumadığım, ama senarist olarak eski sinema çalışmalarını çok sevdiğim Murathan Mungan'da, benle aynı duyguları taşımış olacak ki, Müslüm baba ile ilgili düşüncelerimi büyük oranda yansıtan, Türkçe soft rock cover bir albümün süpervizörlüğünü yaparak Müslüm Gürses’in sesinin hakkını verdi. Gürses, 2006’da yazar Mungan"la ortak projesi “Aşk Tesadüfleri Sever” Pasaj Müzik etiketiyle çıkardı, kendisine karşı olanların yada beğenmeyenlerin gözleri önünde yada ellerindeydi.


Murathan Mungan eşliğinde yapılan albüm ile tekâmül eden Müslüm Gürses, müzikten anladığını iddia eden aklı evvel ama tapon ve batı tandanslı arabesk düşmanlarına cevabını kendi uslubunca vermiş oldu. Arabeskin kaygan ve amorf yapısını gösterdi; Müslüm Gürses, kimin bestesini söylese, çoğunlukla sahibinden daha güzel ve etkileyici söyledi.

Son dönemlerinde çıktığı bir tv programında “Düşünüyorsam varım demek ki“ deyince sunucu, "Sayın Gürses bu bana Decartes’i hatırlattı, 17. yüzyıl filozoflarından" cevabına karşılık Müslüm Gürses “O da, bizim kardeşimiz” diyerek, modernitenin getirdiği irrasyonaliteye post-yapısalcı bir cevap vermiş oluyordu! 



Arabesk Ne Olabilir?

Arabesk öyle uzun yada kısa bir hal değildir, ezcümle nettir! Arabesk, kitlesel olarak vardır; sınıf veya sosyal tabaklaşma içermez, gündeliktir ve kaderini sevmek ister! (amor fati)

Arabesk, piç edilmiş bir kelime olsa dahi, varoluşçudur ve gündelik olarak eyleme dayalı ya da eylemek isteyen bir felsefeyi savunur. Arabesk, politik-ekonomik-cinsel düzlemde kitabi  kalmak yerine; eylemde mazoşist olmak, depresif bir hazzın yaşatılmasını savunmak yada sahip çıkmak ister. Arabesk dünya hali, sevenlerinin “Yıkanmak İstemeyen Çocuklar” olarak kalmak isterken, aldığı yaralardır ve işlediği günahların yüküdür ama yara olmadan merhem olmayacak ise, Bach bazen dinlenirken, arabesk her daim dinlenebilir!

Arabeskin gerçekliğini tam olarak yansıtan veciz söz, yine Müslüm Gürses'ten geliyor: "İlkokulu bitirdim. Gerisi yok."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder