Değdi ve Geçti


gri zeminde açımlanmamış

inadına beyaz kağıtta

pınar ve filiz dedim

ve dedim diye hissettim

hâlbuki geçti, değdi ve geçti

ambulans siren sesi ile

windows açılış sesi 

bugün için aynı etki.


öpüşme ihtiyacını

kedilerden karşılamak nedir bilir misiniz

orta oyunu sahnesi müdavimleri?

onun şiiri, kelimeler üstü.


makine, iyi, mizan bilmiyorum

hayat kitabının kenarında katlanıyorum

kitapsız da ‘’kenarındayım’’

keşkeler var

kenar’ım…



Rüya Metni: Gökyüzündeki Vagon

Arkadaşların ev eğlencesine gitmişim ama sadece ev sahibi adamı tanıyorum, o da yıllardır görmediğim bir çocukluk arkadaşım. Nasıl çağrıldığımı bilmiyorum, ortalarda dolanıyorum. Az sonra sarhoş olan tayfadan biri bana sarılıyor, bir ahbaplık yaşıyoruz ama sıkılıyorum, mutfağa kaçıyorum. Mutfakta ise, sanki bir taziye kabulü gibi helva-pilav tabakları var. Bu nasıl bir eğlence diye düşünüp, kendimi sigara içmek için yan odaya atıyorum.

Odadaki dağınık yatakta çok güzel melez bir kadın yatmış bekliyor, odaya girince bana bakıyor, sıra sende gibilerinden elle işaret yapıyor. Sanki, elemanlar hem taziye ziyareti kabul diyor hem de fahişeye turnike geçiyorlar. Turnikeye bende girerim diye hevesleniyorum. Olayı tam anlamadığımdan duraksayıp, arkadaşa sormak için içeri gidiyorum. Mutfaktaki arkadaşa kafa hareketi ile yandaki olayı işaret ediyorum. “sende çok oldun” gibilerinden ters ters bakıyor. Hevesim kaçıyor, balkona çıkıyorum.

3 katlı binanın üst katındayım, balkonunda sigara içiyorum, gözüm karşı binanın girişindeki dükkâna takılıyor. Çok tuhaf, dükkânın önünde çok güzel bir kız iç çamaşırı ile duvara yaslanmış duruyor, yanına genç bir adam geliyor. Sevişmeye başlıyorlar. Erkek, kızın memelerini ve kalçalarını avuçluyor. Şaşkınlıkla izliyorum, “böyle aleni sevişmeler var mı” diye düşünüyorum. Erkek, kızı alıp hemen kapının önündeki arabaya bindiriyor. Araba hareket ettiğinde gazını alamıyor, hemen ilerideki binan girişi katına giriyor. Duvar, cam, pencere kırılıyor. Evin yıkılan duvarının içinden 3-4 yaşlarında bir çocuk çıkmaya çalışıyor. Ortalık kalabalıklaşıyor, gürültü patırtı artıyor.

Birden bulunduğum bina sallanmaya başlıyor. Binanın sadece benim bulunduğum üst katı, içindeki insanlarla birlikte hareketleniyor. Ama nedense, bu durumu olağan karşılıyorum. Aklımda şöyle bir bilgi var: kaza-deprem gibi felaketlerde binaların üst katları gökyüzüne yükseliyor ve bir yörünge içinde tur atıp, belli bir yükseklikten sonra tekrar eski yerine monte oluyor. Böylelikle binanın zemini ve düzeni revize ediliyor, her şey eski haline dönüyor. Nereden bildiğimi bilmediğim bu ön bilgi nedeniyle, korkmama rağmen şaşırmıyorum. Bulunduğum kat içindekilerle birlikte hafif hafif hareket etmeye ve göğe doğru yükselmeye başlıyor.

Aklıma, lunaparklardaki tehlikeli ve ama güvenli tedbirleri alınmış oyun sistemleri geliyor. Balkon demirlerini sıkıca tutmalıyım ve gözlerimi kapamalıyım, diye geçiriyorum. Yükseldikçe hızımız artıyor, hava kararıyor. Karanlık içindeyim, kattaki diğer kişilerin sesi gelmiyor, gözümü açmadan yanlarımdaki demirlere sıkıca tutunup, gökyüzündeki geziye dayanmaya çalışıyorum. Sürtünme ve mekanik sesler duyuyorum, sanki gökyüzünde bir vagondayım. İçinde olduğum düzenek dengesizleşiyor, elimin kavrama gücü azalıyor, korkum gittikçe artıyor. Yükselik artıkça dayanma gücüm azalıyor, sistemin dönüp eski yerine monte olmasına kadar dayanamayacağım diye düşüp, ölümü düşünüyorum. Gökyüzün de değil, sanki uzay boşluğundayım. Mekanik aksanın türbülans içinde sallanması gibi seslerin dışında ses yok, yalnızım. Son gücümle demirlere tutunmaya devam ediyorum.

“hayatı hiç sevmedim ama ölmekte istemiyorum” diye düşünüyorum. Geçmişimi düşünüyorum, kimseye özlem veya merak duymuyorum. Sadece yaşamak istiyorum. Birden aklıma yeşil gözler geliyor. Hangi yeşil gözler? Bilmiyorum, bilmediğim için ve belki de karşılaşmadığım için kendime kızıyorum. Ölürsem bir tek karşılaşmadığım yeşil gözleri isterim, keşke yapabilseydim, diyorum. Ellerim iyice güçsüzleşiyor, demirleri tutmak çok istiyorum ama gücüm yetmiyor.

“Ölmemeliyim, o yeşil gözlere merhaba demeliyim” derken, ellerim çözülüyor. Düşüyorum.
Kasım 2014